Zeytin üretiminde dünyada ikinci sıraya yükselen Türkiye, son 15 yılda zeytin ağacı varlığını, AB yolculuğunun bir fırsatı olarak konulan hedeflerle ve yeni fidan dikimlerini teşvik eden hibelerle 90 milyondan 204 milyona taşımayı başardı. Yıllardır bu alanda yürütülen çabalara karşılık zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasına müsaade eden yasa teklifi zeytincilik sektörü ve kamuoyundan gelen itirazlara rağmen torba kanun teklifiyle 19 Temmuz’da Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda kabul edildi.
Ekonomist’in 03 - 16 Ağustos 2025 tarihli sayısından
Hükümetin 2003 yılından beri 10 defa gündeme getirdiği zeytinliklere ilişkin düzenlemeler en son 2022 yılında Danıştay’ın dur kararıyla geriye çekilmişti. Fakat üç yıl sonra çıkarılan yasa sonrasında, kamuoyunda çiftçiden STK’lara kadar geniş kesimlerin gözü muhalefet partilerinin Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) konuyu taşımasında. 60 günlük süre içinde başvuru yapılması gerekirken, Meclis’in 5’te 1 üyesi yani 120 milletvekilinin AYM’ye iptal için başvuru yapması gerekiyor.

“HUKUKA AYKIRI KARAR”
Son 15 yılda Türkiye genelinde 41 ilde zeytin ağacı varlığı 90 milyondan 204 milyon çıktı. Stratejik ürün olarak kabul edilen zeytinde 15 yıl önce 390 bin ton olan sofralık zeytin üretimi geçen yıl 750 bin tonlara çıktı. Zeytinyağı üretimi ise 147 bin tondan 475 bin tonlara dayandı. Zeytinde böyle bir başarı elde etmişken, zeytinlikleri tehdit eden bu yasanın hem üreticiye hem tüketiciye zarar vereceği ifade ediliyor. Türkiye’nin üretim ve ihracatta lider bölgesi Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği’nin Başkanı Emre Uygun, düzenlemenin ulusal ve uluslararası hukuka ayrılıkları olduğunu söylüyor. Zeytinin Türkiye’de binlerce ailenin geçim kaynağı ve köklü bir kültürel mirası olduğunu anlatan Emre Uygun, ancak bu düzenlemenin zeytinlikleri madenciliğe açarak sektörün geleceğini riske attığını savunuyor. Uygun, “Köylülerin toprağına ve emeğine sahip çıkmak zorundayız. Sektör olarak, zeytinliklerin korunmasını yalnızca çevresel bir hassasiyet değil, aynı zamanda ekonomik sürdürülebilirliğin temel şartı olarak görüyoruz” diyor.

ANITSAL DEĞERİ VAR
Yasanın yarattığı etkilerin yanı sıra son günlerde peş peşe yaşanan yangınların zeytin ağacı varlığına hasarını sorduğumuz Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Dr. Mustafa Tan ise henüz envanter çalışmalarının sürdüğünü ve bütün bölgelerin gezilip zarar tespitlerinin eylül ayında yapılacak rekolte tahmini ve tespit çalışmalarıyla durumun netleşeceğini söylüyor. Yasa konusunun ise Zeytincilik Kanunu’na aykırılık gösterdiği, yasada işaret edilen zeytin ağaçlarının taşınması ve kesilmesi gibi konuların gerek yasaya gerekse ağacın ruhuna ve doğaya aykırı olduğunu vurgulayan Tan, UNESCO kültür mirası listesine alınan ülkemiz zeytin ağaçlarının anıtsal değeri olduğunu aktarıyor. Küresel iklim değişikliğinin giderek kendini hissettirdiği bugünlerde zeytin ağacının kuraklıklara nispeten dayanıklı olması ve önemli karbon yutakları olması nedeniyle binlerce yıldan bu yana üreten en değerli ağaç olduğunu ve bu değerin dünyadaki hiçbir madenle kıyaslanamayacağı vurgulayan Tan, “Zeytin ağaçlarının başarıyla taşınamayacağı ve verimli olunamayacağı hakkında onlarca bilimsel rapor varken, aksini savunanların bilimsellikten uzak ve masa başında hazırladıkları bu son derece hatalı ve yanlı raporların esas alınmasını hayretle karşılıyor ve itirazlarımızı sürdürüyoruz. Anayasa Mahkemesi’nin zeytin ağacının ve doğanın korunmasına yönelik alacağı bu yönlü son derece önemli kararı ümitle bekliyor olacağız” diye konuşuyor.
Son 20 yılda 2 kattan fazla artan zeytin ağaç sayısını tehdit eden yasayı değerlendiren Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Ali Uçar ise, “Yasanın tekrar gözden geçirilmesini talep ediyoruz” diyor. Zeytin ağacı varlığının artırılarak 300 milyon zeytin ağacı hedefi konması, üretici ve ihracatçıya verilen desteklerin tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini belirten Uçar, üreticiden gelen bu taleplerin dikkate alınması gerektiğini kaydediyor.

REKOLTE YÜZDE 50 AZALACAK
Öte yandan sektörün canını sıkan yasanın yanı sıra bu yıl zeytinde ‘yok yılı’ olması nedeniyle düşük üretim ve ihracat öngörülüyor. İç pazarda fiyat artışlarını kontrol etmek ve enflasyona etkisini azaltmak hedefiyle 2023 yılında getirilen ihracat kısıtlaması Ekim 2024’te kaldırılmıştı. Fakat ihracatta gümrüksüz, vergiden muaf ürün gönderimi konusunda AB’den beklentiler var. Dünyada zeytinyağında önde gelen üretici ülkelerden biri olan Tunus, AB’ye vergisiz kontenjan dahilinde yağ gönderebilme özelliğine sahip ve 56 bin 400 ton AB’ye gümrük ve vergi muafiyeti elde etmiş durumda. Üçüncü ülkeler olarak geçen Tunus’un bu muafiyetine karşılık Türkiye’nin de en az 60 bin ton gümrük ve vergiden muaf olma imkânı sağlaması gerektiğine işaret ediliyor.
Güncel verilere göre ise zeytinyağı ihracatında yok yılı olan yeni sezonunun ilk 8 aylık dönemi geride kaldı. Yok yılı olması ve iklim şartlarının da çok sıcak gitmesi sebebiyle rekoltenin hem zeytinde hem zeytinyağında yüzde 50 azalacağı ifade ediliyor. Köklü Zeytincilik Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kürlek, 2025-2026 yeni zeytin hasat sezonunda Türkiye’de yaklaşık 200 bin ton zeytinyağı üretimi beklendiğini söylüyor. Kürlek, kişi başı zeytinyağı tüketiminin 1,5 litre olduğu düşünüldüğünde Türkiye’de üretilen zeytinyağının iç pazara rahatlıkla yeteceğini kaydediyor.

EMRE UYGUN / EGE ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI İHRACATÇILAR BİRLİĞİ BAŞKANI
“Halkın ve sektörün sesi duyulmuyor"
“Meclis’te kabul edilen yeni düzenleme 1939’dan beri yürürlükte olan 3573 sayılı Zeytincilik Kanunu’nu ihlal etmekte ve ulusal ve uluslararası hukuka aykırılıklar bulunmakta. Geçmişte bu tür düzenlemelere karşı defalarca mücadele verdik; Danıştay kararlarıyla iptaller sağladık. Ama yasanın yeniden gündeme gelmesi halkın ve sektörün sesinin duyulmadığını gösteriyor.”