Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) için ilk adım 2003’te atıldı. Şirketler, bugüne kadar kayda değer yatırımlar yaptı. Ocak 2013 başlayan yüzde 25’lik devlet katkısı, sistemdeki büyüme temposunu ciddi bir şekilde hızlandırdı. Yeni yılla birlikte de 45 yaş altındaki çalışanlar için “Otomatik Katılım” zorunluluğu getirildi.
Bugün itibariyle 65 milyar lirayı aşan tutardaki fonların yönetimi, ciddi bir şekilde tartışılmaya başlandı. Geçen hafta içinde Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği (FODER) ve bağımsız portföy yönetim şirketlerinin ortaklaşa düzenlediği “Uzun Vadeli Tasarrufun ve Aktif Varlık Dağılımının Önemi” konulu toplantıya katıldık.
Toplantıda FODER Başkan Yardımcısı Atilla Köksal, bireysel emeklilik sistemine ve sermaye piyasasına duyulan güvenin finansal okuryazarlığın artmasıyla güçleneceği vurgusunu yaptı. Toplantıda üzerinde dikkatle durulan konulardan biri de otomatik katılım ve BES’te yer alan birikimlerin yönetilmesi konusuydu.
Hatırlatmak gerekirse, otomatik katılım fonlarında 1 Temmuz 2017 tarihinden itibaren bir emeklilik şirketine ait emeklilik yatırım fonu portföyünün yüzde 30’undan fazlası, aynı portföy yönetim şirketi (PYŞ) tarafından yönetilemeyecek. 2008 yılı başından itibaren aynı madde gönüllü katılama tabi BES fonları için de geçerli olacak. Yani bir emeklilik şirketinin fonlarını en az dört portföy yönetim şirketi yönetecek.
Konuyu biraz daha açmak gerekirse, halihazırdatoplam 65 milyar liralık fon büyüklüğü var. Bu fonlar ise ağırlıklı olarak BES şirketleriyle aynı gruptaki portföy yönetim şirketleri tarafından yönetiliyor. BES fonlarını yöneten 21 portföy yönetim şirketi var. Sektörde ise 43 portföy yönetim şirketi bulunuyor.
İşin aslına bakıldığında, bağımsız portföy yönetim şirketleri BES fonlarının yönetiminden pay almak istiyor. Ancak burada banka ortaklı şirketlerin güçlü bir lobisi olduğu vurgusunun yapıldığını görüyoruz. Kuliste konuştuğumuz bağımsız portföy yönetim şirketlerinin temsilcileri, yüzde 30 kuralının kaldırılması ya da ötelenmesi yönünde lobi çalışmalarının olduğunu iddia ediyor.
Buna karşın bağımsız PYŞ’lerin lobi faaliyetlerini güçlendirme adına yeni bir oluşum içine gitmeye hazırlandıkları izlenimini aldık. Bunun için banka bağımsız şirketlerin oluşturduğu yeni bir portföy yönetim şirketi birliği gündeme gelebilir. KT Portföy Genel Müdürü Tayfun Özkan, “Sektörde rekabet arttıkça getiriler yükselecek, maliyetler düşecek. Ancak burada getiriler düşecek derken sektörü zora sokacak bir rekabet de olmaması için belirli kurallar olmalı” diyor.
Kare Yatırım CEO’su Ümit Kumcoğlu da getirilecek yüzde 30 kuralı ile BES fonlarında iyi bir rekabet ortamı oluşacağını söylüyor ve “Emeklilik fonlarında ise uzun vadeli performans ve risk yönetimi çok önemli” diye konuşuyor.
Bugün itibariyle 65 milyar lirayı aşan tutardaki fonların yönetimi, ciddi bir şekilde tartışılmaya başlandı. Geçen hafta içinde Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği (FODER) ve bağımsız portföy yönetim şirketlerinin ortaklaşa düzenlediği “Uzun Vadeli Tasarrufun ve Aktif Varlık Dağılımının Önemi” konulu toplantıya katıldık.
Toplantıda FODER Başkan Yardımcısı Atilla Köksal, bireysel emeklilik sistemine ve sermaye piyasasına duyulan güvenin finansal okuryazarlığın artmasıyla güçleneceği vurgusunu yaptı. Toplantıda üzerinde dikkatle durulan konulardan biri de otomatik katılım ve BES’te yer alan birikimlerin yönetilmesi konusuydu.
Hatırlatmak gerekirse, otomatik katılım fonlarında 1 Temmuz 2017 tarihinden itibaren bir emeklilik şirketine ait emeklilik yatırım fonu portföyünün yüzde 30’undan fazlası, aynı portföy yönetim şirketi (PYŞ) tarafından yönetilemeyecek. 2008 yılı başından itibaren aynı madde gönüllü katılama tabi BES fonları için de geçerli olacak. Yani bir emeklilik şirketinin fonlarını en az dört portföy yönetim şirketi yönetecek.
Konuyu biraz daha açmak gerekirse, halihazırdatoplam 65 milyar liralık fon büyüklüğü var. Bu fonlar ise ağırlıklı olarak BES şirketleriyle aynı gruptaki portföy yönetim şirketleri tarafından yönetiliyor. BES fonlarını yöneten 21 portföy yönetim şirketi var. Sektörde ise 43 portföy yönetim şirketi bulunuyor.
İşin aslına bakıldığında, bağımsız portföy yönetim şirketleri BES fonlarının yönetiminden pay almak istiyor. Ancak burada banka ortaklı şirketlerin güçlü bir lobisi olduğu vurgusunun yapıldığını görüyoruz. Kuliste konuştuğumuz bağımsız portföy yönetim şirketlerinin temsilcileri, yüzde 30 kuralının kaldırılması ya da ötelenmesi yönünde lobi çalışmalarının olduğunu iddia ediyor.
Buna karşın bağımsız PYŞ’lerin lobi faaliyetlerini güçlendirme adına yeni bir oluşum içine gitmeye hazırlandıkları izlenimini aldık. Bunun için banka bağımsız şirketlerin oluşturduğu yeni bir portföy yönetim şirketi birliği gündeme gelebilir. KT Portföy Genel Müdürü Tayfun Özkan, “Sektörde rekabet arttıkça getiriler yükselecek, maliyetler düşecek. Ancak burada getiriler düşecek derken sektörü zora sokacak bir rekabet de olmaması için belirli kurallar olmalı” diyor.
Kare Yatırım CEO’su Ümit Kumcoğlu da getirilecek yüzde 30 kuralı ile BES fonlarında iyi bir rekabet ortamı oluşacağını söylüyor ve “Emeklilik fonlarında ise uzun vadeli performans ve risk yönetimi çok önemli” diye konuşuyor.