Verileri incelemeye enflasyonla başlayalım: TÜİK verilerine göre Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), ağustos ayında beklentilerin üzerinde gelerek yüzde 2,04 oranında artış gösterirken, yıllık enflasyon yüzde 32,95 olarak açıklandı.
Ekonomist’in 14 - 27 Eylül 2025 tarihli sayısından
Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) ise yıllık yüzde 25,16 artarken; aylık yüzde 2,48 yükseldi. Enflasyon, temmuz ayında beklentilerin altında gelerek yüzde 2,06 oranında artış göstermiş ve yıllık enflasyon yüzde 33,52 olarak hesaplanmıştı. Ağustos ayında en yüksek ağırlığa sahip üç ana harcama grubunun yıllık değişimleri; gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 33,28 artış, ulaştırmada yüzde 24,86 artış ve konutta yüzde 53,27 artış olarak gerçekleşti. İlgili ana grupların yıllık değişime olan etkileri ise gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 7,97, ulaştırmada yüzde 4,10 ve konutta yüzde 8,12 oldu.

GIDA ENFLASYONU DİZGİNLENEMİYOR
Öte yandan en yüksek ağırlığa sahip üç ana harcama grubunun aylık değişimleri; gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 3,02 artış, ulaştırmada yüzde 1,55 artış ve konutta yüzde 2,66 artış olarak gerçekleşti. Bu da gösteriyor ki iki yılı dolduran enflasyonla mücadele programı hala özellikle gıda enflasyonunu dizginleyemiyor. Gıda fiyatlarındaki yükselişte, zirai don ve kuraklık gibi çevresel olaylarında etkisi yadsınamaz. Ancak yine de aylık bazda yüzde 3’lük fiyat artışını açıklamak için yetersiz.
Bu arada Türkiye, Ekonomik Kalkınma ve İş birliği Örgütü (OECD) ülkeleri arasında enflasyonda zirveyi kimselere bırakmıyor. OECD’nin Temmuz 2025 verilerine göre, OECD raporuna göre, Temmuz 2025 itibarıyla 38 üye ülke arasında çift haneli enflasyon yalnızca Türkiye’de gözlendi. OECD üyeleri içerisinde yıllık enflasyon ortalaması yüzde 4,1 olarak kaydedilirken, Türkiye yüzde 32,5 düzeyindeki enflasyonu ile OECD ortalamasını sekize katlamış durumda. Yıllık enflasyon Euro Bölgesi’nde yüzde 2, G20 ülkeleri genelinde ise yüzde 3,8 seviyesinde seyrediyor. Türkiye ise Mehmet Şimşek’in ekonominin başına geçtiği Haziran 2023’ten bu yana enflasyonu yüzde 38’den ancak yüzde 32,5’e çekebildi.

BÜYÜME BEKLENTİLERİ AŞTI
Enflasyonda hal böyle iken, 2025 ikinci çeyreğine ilişkin gelen yüzde 4,8’lik büyüme, beklentilerin hayli üzerinde gerçekleşmiş oldu. Bu yüksek büyümede ikinci çeyrekteki turizm ve inşaat hareketliliği ile tüketici harcamalarındaki artış belirleyici oldu. TÜİK yılın ilk çeyreğinde yüzde 2 olan büyüme verisini de yüzde 2,3 olarak güncelledi. 2025’in tamamına ilişkin büyüme beklentileri ise yüzde 3,2 seviyelerinde seyrediyor. Yine TCMB PPK’dan 250 baz puan faiz indirim kararı geldi ve politika faizi yüzde 40.50 seviyesine indirildi.
Büyümenin kırılımlarına baktığımızda, hanehalkının harcamalarındaki artış dikkat çekiyor. Yerleşik hanehalklarının nihai tüketim harcamaları 2025 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 5,1 arttı. Devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 5,2 azalırken, gayrisafi sabit sermaye oluşumu ise yüzde 8,8 arttı. Öte yandan mal ve hizmet ihracatı 2025 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 1,7, ithalatı ise yüzde 8,8 arttı. Enflasyon ve büyümede tablo böyle. Elbette ekonomide çarkların dönmesi ve yüksek büyüme oranlarının yakalanması memnuniyet verici. Ancak unutulmamalı ki Türkiye yaşadığı bu yüksek enflasyonu dizginlemek ve uzun vadede sürdürülebilir bir düşük enflasyona ulaşmak için büyümesinden feragat etmek zorunda. Büyüme yüzde 2 seviyesinin altına çekilmeden, enflasyonla mücadelenin kalıcı olarak zaferle sonuçlanması, ne yazık ki pek mümkün değil.

YENİ OVP’DEKİ HEDEFLER TUTARLI MI?
Hükümetin 2026-2028 dönemine ilişkin enflasyon, istihdam, büyüme gibi temel makro ekonomik hedeflerinin yer aldığı Orta Vadeli Program (OVP) Resmi Gazete’de yayımlandı. Yeni OVP’de enflasyon beklentisi yüzde 17,5’ten yüzde 28,5’e yükseltilirken, büyüme hedefi ise yüzde 4’ten yüzde 3,3’e düşürüldü. Yeni OVP’de dolar kurunun 2027’de 50 TL’yi göreceği, kişi başına milli gelirin ise 2028 sonunda 20 bin doları aşacağı hedefi de dikkat çekti.
İş dünyası temsilcileri yeni OVP hedeflerine yönelik destek açıklamaları yapsa da konulan hedeflerin ne kadar tutarlı ve gerçekleştirilebilir olduğu tartışma konusu. Zira bugüne kadar açıklanan OVP’ler daha birinci yılında ciddi revizyonlara uğruyor. Başta enflasyon olmak üzere konulan hedeflere ulaşmak mümkün olmuyor. Ekonomi yönetimi ise sürekli revize edilen OVP konusunda pek de bir özeleştiri ortaya koymuyor. Bu nedenle piyasa oyuncuları açısından OVP’ler ‘tutarlı hedefler’ olmaktan daha çok bir ‘niyet mektubu’ olarak görülüyor.
ENFLASYON-BÜYÜME ÇELİŞKİSİ
Örneğin geçtiğimiz yılki OVP’de 2025 büyümesi yüzde 4, yıl sonu tüketici enflasyonu ise yüzde 17,5 olarak öngörülmüştü. Şimdi 2025 büyümesi yüzde 3,3, enflasyonu ise yüzde 28,5 tahmin ediliyor. Hem enflasyon hem de büyümede hedeflerin şaşmasına ilişkin bir neden-sonuç tablosu ise ortaya konmuyor. Ayrıca yeni OVP’ye göre 2028’de enflasyon yüzde 8’e düşerken, büyüme ise önümüzdeki üç yılda kademeli olarak artarak 2028’de yüzde 5’e ulaşacak. Enflasyonu tek haneye düşürürken büyümeyi artırmak nasıl başarılacak; OVP açısından belirsiz bir diğer nokta da bu.
KAMU BÜTÇESİNDE BELİRLEYİCİ
Hükümet 2026-2028 dönemini kapsayan OVP ile küresel, bölgesel ve ulusal düzeyde ortaya çıkan gelişmeler göz önünde bulundurularak temel makroekonomik beklentilerin güncellendiğini dile getiriyor. Buna göre ekonomi yönetimi OVP ile üç yıllık dönemde hayata geçirilecek öncelikli dönüşüm adımları ve takvimi ortaya koymuş oluyor. Ayrıca OVP’de yer alan hedefler, program dönemi boyunca kamu kurumlarının bütçelerinin hazırlanmasında, yasal ve idari düzenlemelerin gerçekleştirilmesinde, karar alma ve uygulama süreçlerinde belirleyici oluyor. Biz de OVP hedeflerinin nasıl hayata geçirileceğini takip etmeye devam edeceğiz.

DIŞ TİCARETTE DURGUNLUK SÜRÜYOR
Dış ticarette küresel belirsizlikler ve Trump tarifelerinin de etkisi ile küçülme yaşanıyor. Buradaki tek olumlu tablo ise ihracat ve ithalatta yaşanan gerilemenin dış açığı da daraltıyor olması. Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, 2025 yılı ağustos ayında geçen yılın aynı ayına göre; ihracat yüzde 0,9 oranında azalışla 21 milyar 795 milyon dolar, ithalat yüzde 3,9 oranında azalışla 25 milyar 963 milyon dolar oldu. Dış ticaret açığı ise, yüzde 16,7 azalışla 4 milyar 197 milyar dolara geriledi. 2025 yılı Ocak-Ağustos döneminde ise ihracat yüzde 4,3 oranında artışla 178 milyar 112 milyon dolar, ithalat yüzde 5,6 oranında artışla 238 milyar 183 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Ağustos ayında Geniş Ekonomik Grupların (BEC) sınıflamasına göre, en çok ihracat 11 milyar 58 milyon dolarla (yüzde 3,4 azalış) “Ham madde (Ara malları)” grubunda yapıldı. Bu grubu sırasıyla 7 milyar 225 milyon dolarla (yüzde 4,3 azalış) “Tüketim Malları” ve 3 milyar 53 milyon dolarla (yüzde 11,2 artış) “Yatırım (Sermaye) Malları” grupları takip etti. Aynı dönemde en çok ithalat ise 17 milyar 741 milyon dolarla (yüzde 5,8 azalış) “Ham madde (Ara malları)” grubunda yapılırken, bu grubu sırasıyla 4 milyar 285 milyon dolarla (yüzde 2,9 artış) “Yatırım (Sermaye) Malları” ve 3 milyar 866 milyon dolarla (yüzde 3,4 azalış) Tüketim Malları” grupları takip etti.