Şimşek, BloombergHT ve Habertürk ortak yayınında, ekonomideki gelişmelere ilişkin soruları yanıtladı.
Orta Vadeli Program'da (OVP) fiyat istikrarı, mali disiplin ve sürdürülebilir cari açık hedeflerinin olduğunu dile getiren Şimşek, piyasaları bozmamak için Kur Korumalı Mevduat'tan (KKM) kademeli çıkış öngördüklerini söyledi.
Rezervin önemine de değinen Şimşek, "Bir yıl ve daha kısa vadeli borcumuz kadar rezerv düzeyine ulaşmak istiyoruz." diye konuştu.
Fiyat istikrarını, mali disiplini, sürdürülebilir dış açığı kalıcı hale getirecek yapısal reformların gündemlerinde olduğunu belirten Şimşek, "Program çalışıyor. Bazı alanlarda öngördüğümüzden daha güçlü şekilde çalışıyor. Önemli olan piyasa aktörlerin programa inanmasıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Şimşek, risk primiyle bunun özetlendiği kanısında olduğuna işaret ederek, Türkiye'nin risk priminin 600-700 bandından yaklaşık 300 civarına indiğine dikkati çekti. Bunun Türkiye'nin dış kaynağa makul maliyetlerde erişmesinin önünü açtığını söyleyen Şimşek, "Türkiye'nin ağustosa kadar risk primi, gelişmekte olan ülkelerin çok üzerindeydi. Risk priminin 700'den 300'e inmiş olması bence piyasanın bu programa inandığını gösteriyor." dedi.
Türkiye'ye finansman girişine de değinen Şimşek, "Geçen senenin ilk 5 ayında net portföy çıkışı 2,9 milyar dolar. Haziran-aralık döneminde ise 11,4 milyar dolar net portföy girişi var. O dönemde reel sektör ve altyapı için proje kredi girişi 8,8 milyar dolar. Türkiye geçen sene piyasalardan tahvil ihracıyla 10 milyar dolar yüksek faizle borçlandı ama artık faizler ciddi şekilde aşağı indi." ifadelerini kullandı.
"Cari açık, şubat ve mart aylarında 30-35 milyar dolar aralığına inecek"
Geçen mayıs ayında 98,5 milyar dolara inen rezervlerin şu anda 130 milyar doların üzerine çıktığını vurgulayan Şimşek, döviz dönüşümlü mevduatın da dikkate alınması durumunda rezervlerdeki artışın 60 milyar dolar civarında olduğunu söyledi. Kısa dönemde güçlü bir dönüşün çok nadir olduğuna işaret eden Şimşek, programın rezerv, güven ve risk primi boyutunun iyi çalıştığını belirtti.
Bankaların, reel sektörün rollover rasyolarının yükseldiğini anlatan Şimşek, "Büyümede dengelenme, büyümenin kompozisyonunda değişiklik, enflasyonu ve cari açığı kalıcı şekilde aşağı çekmemizi sağlayacak temel koşuldur." şeklinde konuştu.
Şimşek, yurt içi talebin ve net ihracatın büyümeye etkisine de değinerek, "2023'ün 4'üncü çeyreğinde yurt içi toplam talebin büyümeye katkısı 4,6 puana iniyor. Net ihracatın etkisi eksi 0,6 puan. Bu senenin ilk çeyreğinde, elimizde iki aylık rakamlar var, net ihracatın etkisi pozitife dönmüştür. Bizim de zaten istediğimiz bu. Net ihracatın etkisi pozitife dönsün, iç talep ılımlı hale gelsin." değerlendirmesinde bulundu.
Mayıs ayında 12 aylık cari açığın 60 milyar doların üzerinde olduğunu, aralıkta ise açığın 45 milyar dolara gerilediğini söyleyen Şimşek, ilk iki aylık dış ticaret açığında geçen seneye göre 13,2 milyar dolarlık iyileşme olduğuna işaret etti. Şimşek, cari açığın şubat ve mart aylarında 30-35 milyar dolar aralığına ineceğini bildirdi.
Program çalışmasıyla cari açığın daraldığını, büyümenin kompozisyonun değiştiğini ifade eden Şimşek, "Ana hedefimiz enflasyonun düşmesi. Bugünkü enflasyon rakamı son 12 ayın enflasyon rakamıdır. Önümüzdeki 12 ayın enflasyon rakamıyla ilişkisi zayıftır. Önümüzdeki 12 ay enflasyon düşecektir. Çok net bir şekilde piyasalar, 'Biz inanıyoruz. enflasyon düşecek.' diyor. Ona göre fiyatlama yapıyorlar." dedi.
"Enflasyonu yükseltecek adım atmayacağız"
Şimşek, enflasyon eğiliminin ortaya koydukları hedef patikasıyla uyumlu gittiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"2024'ün ilk yarısı dahil yıllık enflasyon yüksek kalacak dedik. Çünkü, baz etkisi var ve para politikası gecikmeli olarak çalışır. Para politikasının enflasyonu çıpalayacak seviyeye gelmesi daha yeni. 2024'te geçici olarak 2023'ün enflasyonunu besleyen faktörler ortadan kalkacak. Para politikası çalışacak. Kurda reel olarak herhangi bir değersizleşme öngörmüyoruz. Deprem etkisi sistemden çıkacak, vergilerin etkisi seriden çıkacak. Dolayısıyla enflasyonun ineceğini düşünüyoruz."
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ekibine de destek veren Şimşek, "İlave tedbirler olacak mı?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Enflasyonu yükseltecek adım atmayacağız. Vatandaşımıza, piyasamıza, iş alemine de sürpriz yapmayacağız. OVP'de maliye politikasıyla ilgili ortaya koyduğumuz vizyon neyse onu uygulayacağız. Programda, 'Vergi istisnalarını gözden geçireceğiz, istisnalarda verimli etkin olmayanlarla ilgili çalışma yapacağız.' deniliyor. KDV, kurumlar ve gelir vergisi oranlarında genel bir artış olmayacak. Motorlu Taşıtlar Vergisi'ne ilişkin yeni bir düzenlemeyi aklımızın ucundan bile geçirmedik."
"Bütçe açığını program hedefinin altına çekmek için çaba içindeyiz"
Şimşek, kayıt dışılıkla mücadele ve bazı istisnaların verimli olup olmadığının gözden geçirilmesi dışında özel bir çalışmaları olmadığını söyledi.
Harcamalarda rasyonelleştirmeyi başlattıklarını dile getiren Şimşek, "Harcamaları gözden geçiriyoruz. İdeal olan sıfır tabanlı bir bütçe sistemi. Vatandaş bizden tasarruf ve kamu harcamalarını kontrol altına alınmasını istiyor, haklı. Biz de vatandaşın bu beklentisiyle uyumlu hareket ediyoruz. Ankara'daki Hazine binamız, Konya'daki depremden sonra kolonları çatladı. 20 kişilik uzman ekip geldi, inceledi ve çok riskli çıktı. Bir metrekare yer kiralamadık. Yaklaşık 2 bin kişi kendi bünyemizde, Maliyenin diğer binalarına yerleştik." ifadelerini kullandı.
Şimşek, taşıtlar konusunda tasarruf edilmesi için yaptıkları çalışmaları da anlatarak, bu konuda hassas olduklarını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın daha önce çıkarttığı bir tasarruf genelgesi bulunduğunu kaydetti.
Kurumlara dezenflasyon alanında destek olacaklarını belirten Şimşek, şu değerlendirmede bulundu:
"Bizim bir bütçe hedefimiz var, geçen sene tutturduk. Geçen sene bütçe hedefi milli gelire oran olarak yüzde 6,4'lük bir açıktı. Biz yüzde 5,2 ile kapattık. Bu sene de ağırlıklı olarak deprem etkisiyle, açık öngörüsü yine milli gelire oran olarak yüzde 6,4 ama o tür bir rakamı görmek istemiyorum. Gelir İdaresiyle, diğer birimlerle çalışıyoruz. Ortaya güçlü bir performans koyacağız. Bütçe açığını öngördüğümüz program hedefinin çok altına çekmek için yoğun çaba içindeyiz. Gelecek seneden itibaren de bütçe açığını kalıcı şekilde milli gelire oran olarak yüzde 3'ün altına çekeceğiz. Böylece Türkiye'nin afetlere karşı imkanını artıracağız."
Şimşek, yapısal, dijital, yeşil ve sanayide dönüşüm için "aktivist bir sanayi politikası"na geçiş yaptıklarını ifade ederek, bütün bunlar için kaynağa ihtiyaçları olduğunu dile getirdi. Bu kaynağı da bütçe disiplinini sağlayarak elde edeceklerini vurgulayan Şimşek, "Bu kaynakları biz bundan sonra üretken alanlara daha fazla aktaracağız. Yani sanayide dönüşme, dijital dönüşüme, yeşil dönüşüme... Para politikasına maliye politikası olarak en güçlü desteği geçen seneden itibaren verdik. Bütçe açığının öngörülerinin çok altında olması demek aslında dezenflasyona destek demek." diye konuştu.
"Kur hedefimiz yok, olmayacak da"
Kurdaki yükseliş beklentisine ilişkin soru üzerine Şimşek, kur rejimini hükümetin ve Merkez Bankasının belirlediğini ve Bankanın bunu uyguladığını bildirdi. Şimşek, serbest kur rejimi uygulandığına dikkati çekerek, "Kur hedefimiz yoktur, olmayacak da. Yerel seçim sonrasında liranın değer kaybına ilişkin beklentiler anlamlı gelmiyor. Bu ülkenin cari açığı azalıyor. Geçen sene seçim öncesi cari açık 60 milyar dolardı. Bu sene seçim ayında cari açık yaklaşık 30-35 milyar dolar olacak. Dövize ihtiyacımız azalıyor. Ülkemize yönelik yıllık doğrudan yatırımlarda son 20 yıla bakarsanız, milli gelirin yüzde 1,6'sı kadar giriş var. Cari açık 30 milyar dolar civarına indiğinde bu yüzde 2,5-3 demek. Bunun yaklaşık 1 puanını doğrudan yatırımlarla finanse edebilirsek muazzam rezerv birikimi olacak." ifadelerini kullandı.
Bu yıl 12,7 milyar dolarlık proje kredisi bekliyoruz"
Şimşek, seçimin ardından herkesin yurt dışından ciddi kaynak girişi beklediğine işaret ederek, küresel dezenflasyon olduğunu ve dünyada yılın ikinci yarısından itibaren faiz düşüşleri beklendiğini söyledi. Bunun da risk iştahını artıracağını dile getiren Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye gibi ülkelere fon akışı artarak devam edecek. Fon ihtiyacımız ve cari açık azalıyor. Türkiye'ye fon gelişinin artması bekleniyor. Dünya Bankası ve diğer uluslararası çok taraflı bankalarla iyi diyalog kurduk. İki gün önce G20'den geldim. Çok taraflı bankalarla oturduk, konuştuk. Bize ciddi kaynak sağlayacaklar. Bu sene reel sektörün desteklenmesi, deprem ve altyapı için 12,7 milyar dolarlık proje kredisi bekliyoruz. Geçen sene bu 8,8 milyar dolardı. Yılın ikinci yarısında hızlandı. Bunlar proje kredisi, uzun vadeli ve çok uygun koşullarda. Dolayısıyla Türkiye'ye döviz girişi artacak. Döviz ihtiyacımız ve cari açık azalacak. Şu anda Merkez Bankasının politika faizi yüzde 45 ve bu haftalık. Bunun yıllığı yüzde 56'lara denk geliyor. Mevduat faizi geçen sene yüzde 20'li rakamlardı. Şu anda yüzde 50'nin üzerinde. Yani Türk lirasını (TL) cazip hale getiren ve destekleyen bir politika seti var. Cari açığın ve kaynak ihtiyacımızın azaldığı, Türkiye'ye girişlerinin hızlandığı, liranın güçlü şekilde para politikası üzerinden desteklendiği, mali disiplinin sağlandığı, seçim belirsizliğinin ortadan kalktığı bir dönemde neden kur ve lira değer kaybetsin. Enflasyondan daha fazla değer kaybetsin. Bizim kur hedefimiz yok. Ne aşırı değerlenmiş TL ne de aşırı değersiz TL'yi isteriz. Bu bir tespit, bir politika öngörüsü değil."
Vatandaşın portföy tercihlerine saygılı olduğunu bildiren Şimşek, "Asla yönlendirme yapma gibi bir niyetim yok. Söylediklerim, programla ilgili tespitlerdir. Sosyal medya ve diğer mecralarda siyasi veya spekülatif amaçlı bir sürü söylem var, hepsini görüyoruz. Programımız başarılı şekilde uygulandığında inanıyorum ki lira itibar kazanacak. Lira reel olarak değer kaybetmeyecek." diye konuştu.
"KKM'den çıkışı piyasayı bozmadan yapacağız"
Şimşek, alınan yetki sonrası fonlara yönelik vergi düzenlemesi yapılıp yapılmayacağına ilişkin soru üzerine, "O yetkiyi alırken, 'gelir vergisinin üst dilimi yüzde 40'a kadar' dedik. Hangi tedbiri, hangi sıralamayla hangi dozla uygulayacağımız tamamen ayrı bir husus. Şunu net olarak ortaya koyalım, biz piyasaları tedirgin edecek adım atmayız. Vergide adalet üzerine çalışacağız. Vergide adalet, 'herkesin kazandığı ölçüde vergi vermesi' demek. Yüzde 40'a kadar yetki almış olmamız yüzde 40'ı kullanacağımız anlamına gelmiyor. Bundan sonra bütün düzenlemelerde ideali yapacağız ama oraya geçiş 3 veya 5 yıl alır. Piyasaları tedirgin edecek adım atmayız. Borsaya ya da başka bir alana yönelik piyasayı bozacak herhangi bir vergi düzenlemesi gündemimizde değil." ifadelerini kullandı.
Kur korumalı mevduat (KKM) uygulamasından çıkış stratejisine ilişkin soru üzerine ise Şimşek, "Para politikası aktarım mekanizmasını güçlendirmek, yani dezenflasyonda kalıcı başarıyı yakalamak için KKM'den çıkmayı önemsiyoruz. Acelemiz yok ve piyasayı bozmadan yapacağız. Ortada bir başarı var. Geçen sene ağustos ortalarında KKM'de zirveyi bulduk, yaklaşık 3,4 trilyon lira diye hatırlıyorum. Bugün 2,3 trilyon liraya indi. Bu azalma dövize gitmedi. TL mevduat yaklaşık 12 puan artı. KKM'den çıkanlar, ağırlıklı TL mevduata gitti. TL, reel olarak değer kaybetmeyecekse, mevduat faizleri ve getirisi beklenen enflasyonun çok üzerindeyse KKM cazip olmaktan çıkıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Şimşek, piyasanın, enflasyon beklentisinin üzerinde mevduat faizi sunduğunu aktararak, KKM'nin cazip olmaktan çıkmaya başladığını ve 27 haftadır kesintisiz düştüğünü söyledi. Şimşek, "İnanıyorum ki KKM'den çıkmayı da başaracağız ve dezenflasyonda başarının bir ön koşulunu daha yerine getirmiş olacağız." dedi.
"İhracatçı bizim için çok değerli"
İhracatçıların finansmana erişimini kolaylaştırmak için çalışmalar yaptıklarını belirten Şimşek, ihracat reeskont kredi limitini günlük 300 milyon liradan 3 milyar liraya çıkardıklarını anımsattı. Şimşek, Türk Eximbank'ın sermayesini 3 defa artırdıklarına işaret ederek, atılan adımlar sayesinde Türk Eximbank'ın bu sene ihracatçıya desteğinin en az 50 milyar dolar olacağını kaydetti. İhracatçıya reeskont kredisi kullandırırken faizi yüzde 25,6 ile sınırladıklarının altını çizen Şimşek, bunun, piyasa faizinin çok altında olduğunu vurguladı.
Şimşek, sanayide dönüşümün önemine dikkati çekerek, "Türkiye'nin dış ticaret açığına sebep olan orta yüksek ve yüksek teknolojili 284 ürünü belirledik, 300 milyar lira kaynak koyduk. Tamamen kurala dayalı şeffaf şekilde, 'kim ben bu ürünü üretebilirim' derse TL cinsinden 2 yıl ödemesiz, 10 yıl vadeli ve piyasa faizinin çok altında bir kaynakla sanayide dönüşümü destekleyeceğiz." diye konuştu.
Cari açığı kalıcı şekilde düşürmek için ne gerekiyorsa yapacaklarını bildiren Şimşek, "İhracatçı bizim için çok değerli ama ben ihracatçının 'bize kur sübvansiyonu verin' talebini doğru bulmuyorum. Bir program var. Bu program 86 milyon kişi için. Ben 86 milyon kişi üzerinden ihracatçıya sübvansiyon veremem. Bütçe programı dahilinde Türk Eximbank üzerinden reeskont kredileri, vergi teşvikleriyle ihracatçının yanındayım ama Türkiye'nin net uluslararası yatırım pozisyonu eksideyken, reel sektörün net 80 milyar doların üzerinde döviz açığı varken, kamunun net döviz açık pozisyonu varken, benden enflasyonu azdıracak adımlar bekliyorlarsa bu programla tutarlı olmadığını, bu ülkenin ve milletin menfaatine olmadığını bilmeleri lazım." dedi.
"Asgari ücretliyi, memuru ve emekliyi enflasyona ezdirmedik"
Şimşek, Mali Eylem Görev Gücünün (FATF), Türkiye'nin, kara paranın aklanması ve terörün finansmanının önlenmesi konusunda sunduğu eylem planının tamamını yerine getirdiği kararını verdiğini anımsatarak, "Bu kararın ikinci aşamasında yerinde denetim için heyet gönderecekler. Bu zaten gri listeden çıkış için son aşama. Türkiye çok büyük ihtimalle haziranda gri listeden çıkmış olacak." ifadesini kullandı.
Kripto ile ilgili düzenlemenin ise TBMM'de olduğunu ve seçimden sonra yasallaşacağını tahmin ettiklerini dile getiren Şimşek, söz konusu düzenlemede alan tanımlaması ve diğer finansal kuruluşlar gibi Sermaye Piyasası Kurumunun lisanslamasını getirdiklerini söyledi. Şimşek, bu alanı engellemek yerine düzenlemeyi tercih ettiklerini bildirdi.
Şimşek, bütçede bütün imkanları emekliler, memurlar ve çalışanlar için seferber ettiklerini belirterek, "Hükümet olarak asgari ücretliyi, memuru ve emekliyi enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz. Ülke büyüdükçe ülkenin imkanları arttıkça bunu toplumun bütün kesimleriyle paylaşacağız, onlara eser ve hizmet olarak sunacağız." değerlendirmesinde bulundu.
Kurumlara dezenflasyon alanında destek olacaklarını belirten Şimşek, şu değerlendirmede bulundu:
"Bizim bir bütçe hedefimiz var, geçen sene tutturduk. Geçen sene bütçe hedefi milli gelire oran olarak yüzde 6,4'lük bir açıktı. Biz yüzde 5,2 ile kapattık. Bu sene de ağırlıklı olarak deprem etkisiyle, açık öngörüsü yine milli gelire oran olarak yüzde 6,4 ama o tür bir rakamı görmek istemiyorum. Gelir İdaresiyle, diğer birimlerle çalışıyoruz. Ortaya güçlü bir performans koyacağız. Bütçe açığını öngördüğümüz program hedefinin çok altına çekmek için yoğun çaba içindeyiz. Gelecek seneden itibaren de bütçe açığını kalıcı şekilde milli gelire oran olarak yüzde 3'ün altına çekeceğiz. Böylece Türkiye'nin afetlere karşı imkanını artıracağız."
Şimşek, yapısal, dijital, yeşil ve sanayide dönüşüm için "aktivist bir sanayi politikası"na geçiş yaptıklarını ifade ederek, bütün bunlar için kaynağa ihtiyaçları olduğunu dile getirdi. Bu kaynağı da bütçe disiplinini sağlayarak elde edeceklerini vurgulayan Şimşek, "Bu kaynakları biz bundan sonra üretken alanlara daha fazla aktaracağız. Yani sanayide dönüşme, dijital dönüşüme, yeşil dönüşüme... Para politikasına maliye politikası olarak en güçlü desteği geçen seneden itibaren verdik. Bütçe açığının öngörülerinin çok altında olması demek aslında dezenflasyona destek demek." diye konuştu.