Bist 100
9716,77
-0,05%
Bist 100
Dolar/TL
32,4911
-0,166%
Dolar/TL
Euro/TL
34,8521
0,1144%
Euro/TL
Euro/Dolar
1,0728
0,2795%
Euro/Dolar
Altın/Gram
2436,68
0,57%
Altın/Gram
Piyasaları
İncele
USD/TRY
Döviz Çevirici
TRY
USD
EUR
Hesapla

Türkiye’de proje yönetim süreçlerinin kalitesini yükseltecek

11 Mart 2022 | 14:56
Son Güncellenme: 28 Ekim 2022 | 00:55
Türkiye’de proje yönetim süreçlerinin kalitesini yükseltecek
ABD’li inşaat proje yönetim şirketi Turner, bölge ülkelerdeki inşaat proje yönetim işlerini Türkiye üzerinden gerçekleştiriyor. Turner Türkiye Ülke Direktörü Mehmet Sami Kılıç, “İstanbul ofisimiz dışında Avrupa’da Londra’da da ofisimiz var. Ama Türkiye’nin farkı, Ortadoğu ve Orta Asya’daki projelerin de buradan geçmesi ve işlerin buradan bağlanıyor olması. Buradaki firmaların yeterliliği ve cesareti bu piyasalara nüfus etmenize de yardımcı oluyor. Dolayısıyla İstanbul bir hub olarak görülüyor. Hedefimiz, servis kalitemizi arttırıp piyasaya daha fazla yardımcı olabilmek. İnşaat projelerini daha profesyonelce yönetip, belirsizliklerini mümkün olduğunca ortadan kaldırıp daha net bir hale getirebilmek” diyor.

Levent Gökmen Demirciler lgokmen@ekonomist.com.tr

İnşaat projelerinde üst yapıda ABD’nin en büyük yüklenicilerinden olan Turner, oradaki know how’ı ülkemizde proje yönetimine aktarırken buradaki bilgi ve deneyimi de oraya aktarıyor. Türkiye üzerinden Ortadoğu ve Orta Asya’da projeler alan şirket, İstanbul’u bir hub olarak görüyor ve ülkemizde şu anda 190 mimar, mühendis istihdam ediyor. Turner Türkiye Ülke Direktörü Mehmet Sami Kılıç ile Türkiye’deki projelerini ve inşaat sektörünü konuştuk.

Türkiye’de inşaat sürecini yönettiğiniz belli başlı projeler hangileri?
Türkiye’de İş Kuleleri, Atatürk Havalimanı ve Emekli Sandığı Otelleri projeleri zamanında piyasaya geçici olarak giriş yaptık, İstanbul'da Emaar Square ve Muğla'da Kaplankaya projelerini tamamladık. Ziraat Bankası Kuleleri ve Şişecam ile yaptığımız genel anlaşmayla Türkiye’de büyüme sürecine girdik. Halen İstanbul Finans Merkezi ve inşası devam eden Türkiye’nin en yüksek binasının proje / program yönetimlerini yapmaktayız. Bodrum bölgesinde başladığımız resort tecrübemizi derinleştirmek adına Alarko Holding ile yeni Hillside Resort için sözleşme imzaladık.

Türkiye pazarını ve bu pazardaki büyümenizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye'de inşaat sektörü zorlu, rijit ve çok fiyat odaklı bir sektör. Bunu kırmak gerçekten güç. Biz 2000’li yıllarda proje bazlı olarak piyasaya giriş yaptık. Ama devamlılık sağlamadı. Balkanlar, Türk Cumhuriyetleri ve Rusya’da aktif çalışmamıza rağmen, Türkiye’de istenilen performansı elde edemedik. Bunun üzerine operasyon müdürümüz Mehmet Genç ile birlikte hedefe ulaşabilmek adına Amerika’dan Türkiye’ye getirildik. Hem yüklenici tarafını hem de masanın diğer tarafı olan proje yönetimini biliyoruz. Üstelik Türkiye pazarına aşinayız, Batılı yaklaşıma da hakimiz. Bu faktörlerden dolayı üst yönetim bize güven duydu. Biz de bu güveni boşa çıkarmamaya çalıştık. İşe 12 m2’lik bir ofiste sıfırdan başladık. Muhalifler, eleştiriler oldu ama biz yılmadık ve 5-10 yıl önce 2 kişi ile başlayan serüvenimiz bugün 190 kişilik bir aileye dönüştü. Bu başarıdaki en önemli etken, temel değerlerimiz. Bunlar takım olabilmek, işimize bağlılığımız ve etik değerlerimiz. Bu üç değer içerisinde çalıştığınız zaman farklılığınız er ya da geç ortaya çıkıyor ve piyasa size bir şans veriyor. Takım olabilmenin yolu çalışanlarınıza değer vermekten, onlarla konuşup anlaşabilmekten, aile hayatlarına saygı gösterip her zamanda yanlarında olduğunuzu hissettirebilmekten geçiyor. Ondan sonra arkadaşlar kalbini ortaya koyarak sizinle çalışıyor. Pazar payımızı artırmanın en önemli adımları bunlar: İşimize bağlı olmak, sadece yaptığın işe odaklanmak. Projemizle yatıp, projemizle kalkmak. Bir postacı edasıyla dökümanları sağdan sola, soldan sağa vermek yerine her dökümana, projedeki her adıma değer katabilmenin yolunu aramak. Etik değerleri her şeyin önünde tutmak, bir diğer husus. Özel günlerde firmalar arası hediyeleşmeden tutun devlet çalışanlarıyla olan ilişkilerimize kadar katı iç prosedürlerimizi ülkemizde de istisnasız uygulamaktayız. Projelerimizde taraf olmaktan çok, adaleti sağlama çabamız her zaman projelerin önünü açmıştır.

Avrupa operasyonlarınızı İstanbul üzerinde yönetirken Türkiye’den mimar mühendis kullanmayı planlıyor musunuz?
Türkiye’deki beyaz yakalı insan potansiyeli her zaman şirketimizin de yurtdışında dikkatini çekmiştir. Türk mühendis ve mimarları expat hayatına uygun, bilgi ve donanıma da sahip kişilerdir. Biz Türk arkadaşlarımızı Türk Cumhuriyetleri’nin yanı sıra, Katar, Dubai, ABD ve Kanada’ya da gönderdik. Hindistan ofisimizde de işe başlayacak arkadaşlarımız var. Hepsi de oldukları ortamlara uygunluk sağlamış ve değer katmışlardır. Bu potansiyelden çok memnunuz.

Avrupa operasyonlarınızı İstanbul üzerinden yürütmenizin asıl sebebi nedir? Şu anda bu operasyonda kaç kişi istihdam ediliyorsunuz? Hedefiniz nedir?
İstanbul ofisimiz dışında Avrupa’da Londra’da da ofisimiz var. Ama Türkiye’nin farkı, Ortadoğu ve Orta Asya’daki projelerin de buradan geçmesi ve işlerin buradan bağlanıyor olması. Buradaki firmaların yeterliliği ve cesareti bu piyasalara nüfus etmenize de yardımcı oluyor. Dolayısıyla İstanbul bir hub olarak görülmekte. Şu anda 190 mimar, mühendis istihdam ediyoruz. Hedefimiz daha büyümek değil. Sadece servis kalitemizi arttırıp, piyasaya daha fazla yardımcı olabilmek. İnşaat projelerini daha profesyonelce yönetip, belirsizliklerini mümkün olduğunca ortadan kaldırıp daha net bir hale getirebilmek. Bizler üst yapıda ABD’nin en büyük yüklenicisiyiz. Oradaki know how’ı ülkemizde proje yönetimine aktarmaya çalışıyoruz. Tabi ki buradaki bilgi ve deneyimi de oraya aktarabiliyoruz. Ayrıca çalışanlarımızın yurtdışı tecrübe kazanmasına mümkün mertebe destek oluyoruz.

1999 depremi sonrası hazırlanan deprem yönetmelikleriyle Türkiye’de üretilen inşaatların standartları dünya standartlarına ulaştı mı? Standartların yükseltilmesi için neler önerirsiniz?
Deprem sonrasında hazırlanan ve 2007 yılında yürürlüğe giren deprem yönetmeliği ile beraber üst yapı yapısal tasarımda uluslararası yönetmeliklere uyumda belirli bir seviye yakalanmıştır. 2018 deprem yönetmeliği ile beraber hem eksik kısımlar giderilmeye çalışılmış, hem de uluslararası yönetmeliklere uyum güncellenmeye çalışılmıştır. Tabi bu tasarım aşamasında yakalanan bir standart. Tasarım sahada doğru bir şekilde uygulanmalı ve yapılacak değişiklikler de güncel yönetmelikler çerçevesinde değerlendirilerek uygulanmalıdır. İnşaatların dünya standartlarına ulaşabilmesi için tasarımın yanında uygulama kısmının da belirli bir seviyeye gelmesi gerekmektedir. Bunun için de uygulamada çalışan işçiden mühendise kadar her bir aktör gerekli eğitime sahip olmalıdır.

Artan inşaat maliyetleri çevreci binalar inşa edilmesine sizce nasıl yansır?
Çevreci olsun olmasın global olarak tedarik sorunu var. Bunların fiyata etkisi her geçen gün artıyordu. Şimdi normalleşme sürecine geçince bu konuda sıkıntının azalmasını umuyoruz. Çevreci binanın maliyetinin fazla olması afaki bir bakış açısı. Planlaması hakkıyla yapılan, tasarımı yeşil bina konusunda ön yargısı olmayan yetkin kişilerden oluşan projelerde böyle bir maliyet artışını konuşmaya gerek kalmayacaktır. Tabii ki çok iddialı bir bina ortaya çıkması planlanıyorsa, bunun bir ek maliyeti olacaktır ama bu her çevreci binanın ek maliyeti olacağı anlamına gelmez.

Türk inşaat piyasasıyla Batılı ülkelerin inşaat piyasası arasındaki farklar neler?
Projedeki oyuncuların dağılımı diyebilirim. Projeler batıda daha çok Mimar odaklı bir yapı olurken, ülkemizde bu Yüklenici odaklı bir yapı halini alıyor. Normal şartlarda işveren ve proje yöneticisi bir taraf, mimar / mühendis bir taraf, yüklenici bir taraf olur. Hepsinin çıkarları kendi içinde farklı olsa da hepsinin kendi görüşünü savunması, ortak amaç olan projenin başarısı yönünde katkı sağlamaktadır. İşverenin isteklerini ortaya koyması, bu çerçevede mimarın tasarımını ortaya koyup savunması, Yüklenicinin de projenin gerçekleşmesinde bir araç olması ideal bir döngü oluşturur.

Mimarın tasarımı savunulur ve korunmaya çalışılır. Ülkemizde Yüklenicilerin büyük olmasından ötürü bu erklerin hepsi tek elden Yüklenicide olabiliyor. O zaman da projenin kalitesi düşebiliyor, çıkan ürün beklenen kalitede olamayabiliyor. Yüklenici bazen mimarisini de kendi yapıyor, bazen işin sahibi de kendi olabiliyor. Bu durumda ilk baştaki plan şaşabiliyor. Mimar da tasarımı bitirip inşaat sırasında olmak isteyemeyebiliyor. Biz mimar ve mühendislerin inşaat sırasında da olmasından, dolayısıyla tasarımlarını sonuna kadar savunmalarından yanayız ve bu zemini yaratmaya her projemizde. Bu kültür farkından ötürüdür ki iç piyasada ne kadar büyük yüklenicimiz olsa da batıya açılabilen çok az yüklenicimiz bulunmakta. Biz bu piyasada da mimarlarımızı projelerimizde en üst sıraya koymaya çalışıyoruz.
0

  • ALTIN GRAM - TL 2436,68 0,57%
  • ALTIN ONS 2332,69 0,71%
  • BIST 100 9716,77 -0,05%
  • DOLAR/JAPON YENI 155,633 0,184%
  • DOLAR/KANADA DOLARI 1,36637 -0,29044%
  • DOLAR/RUS RUBLESI 92,275 -0,0407%
  • DOLAR/TURK LIRASI 32,4911 -0,166%
  • EURO/DOLAR 1,0728 0,2795%
  • EURO/TURK LIRASI 34,8521 0,1144%
  • STERLIN/DOLAR 1,25132 0,39353%
EKONOMİST YENİ SAYI
Ekonomist Dergisini takip etmek için abone olun.
ABONE OL