DOLAR
40,18
0,27%
DOLAR
EURO
46,96
0,14%
EURO
GRAM ALTIN
4333,88
1,20%
GRAM ALTIN
BIST 100
10358,46
0,26%
BIST 100
USD/TRY
Döviz Çevirici
TRY
USD
EUR
Hesapla

BES yatırımcıları hangi fonları tercih etmeli?

Küresel ekonomiyi tehdit eden İsrail-İran savaşı, yatırımcıların yön arayışını da etkiliyor. Bu dönemde BES yatırımcılarına çoklu varlık sınıflarına yayılmış, dengeli bir portföy öneriliyor. Uzmanlara göre; borsaların geldiği seviyeler nedeniyle hisse içeren fonlarda ağırlık artırılması ise orta/uzun vadede ciddi getiri sağlayabilir.

22 Haziran 2025 | 12:00
BES yatırımcıları hangi fonları tercih etmeli?

Piyasaların ve özellikle de yerel varlıkların ana odağında, fiyatlaması en güç başlık olan ‘jeopolitik risk’ kavramı var. Bu çıkmazın hangi noktaya evrilebileceği konusunda pek fazla fikir sahibi olunamaması, haber akışının karışık ve sağlıksız şekilde ilerlemesi ve yüksek volatilitenin sürmesi yatırımcıları oldukça tedirgin ediyor.

Ekonomist’in 22 Haziran - 5 Temmuz 2025 tarihli sayısından

AGRESİF FİYATLAMALARA DİKKAT

Küresel piyasalarda İran ile İsrail arasında başlayan savaşla riskli varlıklardan kaçış süreci ve değerli madenlere yönelik artan ilgi son günlerde etkisini daha da hissettiriyor. Jeopolitik gelişmelerin dayattığı kritik emtialarda yükseliş hareketi ve bunun enflasyona yönelik taşıdığı risk, merkez bankalarının faiz indirimlerine başlaması önünde engel teşkil ediyor. Gümrük tarifelerinin ve jeopolitik gelişmelerin enflasyonist hareketler ve serbest ticaret üzerinde engel oluşturması ise küresel ekonomik büyüme beklentisinin aşağı yönlü revize olmasına neden oluyor.

Bu konjonktürde; İsrail-İran sürecine sadece ‘petrol fiyatları’ üzerinden değerlendirme yaparak fiyatlamalar hakkında fikir yürütmenin sağlıklı bir yaklaşım olmadığına dikkat çeken uzmanlara göre; Ortadoğu’daki gelişmeler ve sürecin giderek genişleme eğiliminde olması, küresel ekonomide zaten var olan belirsizliklerin farklı bir boyuta evrilmesine neden olabilir. Hem savaşın daha da büyümesi hem de ekonomilere ilişkin olası risklerin artması durumunda piyasaların bu riskleri agresif şekilde fiyatlamasının kaçınılmaz olacağı uyarısı da yapılıyor.

FONLAR, ÖNEMLİ ALTERNATİFLER SUNUYOR

Belirsizliğin yüksek olduğu, portföylere yön vermenin de oldukça zorlaştığı böyle dönemlerde hem portföy çeşitlendirmesinin hem de sürdürülebilir ve uzun vadeli bir yatırım stratejisinin önemine özellikle dikkat çekiliyor. Yatırımcılar için tam da bu strateji çerçevesinde önemli alternatifler sunan yatırım enstrümanlarının başında ise profesyonel yönetimdeki fonlar geliyor.

Hem menkul kıymet yatırım fonları hem de Bireysel Emeklilik Sistemi yani BES fonları, yatırımcılara çoklu yatırım seçenekleri sunarak bu dönemde de öne çıkmaya devam ediyor. İki sayı önceki haberimizde yatırım fonlarına ilişkin önerilere ve portföy stratejilerine değinmiştik. Bu sayımızda ise BES fonlarına odaklandık ve bu kritik dönemde BES fon türleri bazında varlık dağılımında nasıl bir yol izlenebileceği konusunu masaya yatırdık.

BES’İN SAĞLADIĞI AVANTAJLAR

Bireysel Emeklilik Sistemi (BES); tasarrufları uzun vadeli yatırıma yönlendirerek emeklilik döneminde yaşam standartlarının korunabileceği bir birikim elde edilmesini hedefliyor. Bu sistemde; birikimler, emeklilik yatırım fonlarında (EYF) Sermaye Piyasası Kurulunca (SPK) denetlenen portföy yönetim şirketleri tarafından yönetiliyor. Sözleşmenin bulunduğu emeklilik şirketinin sunduğu fonlar haricinde, başka emeklilik şirketlerinin fonları da Bireysel Emeklilik Fon Alım Satım Platformu (BEFAS) üzerinden seçilebiliyor. Böylece birikimler, emeklilik şirketini değiştirmeden başka şirketlerin fonlarında da değerlendirilebiliyor.

Ayrıca sistemde en az üç yıl kalanlar devlet katkısı ve getirilerinin yüzde 15’ine, en az altı yıl sistemde kalanlar yüzde 35’ine, en az 10 yıl sistemde kalanlar yüzde 60’ına, 10 yıl sistemde kaldıktan sonra 56 yaşını dolduranlar veya vefat/maluliyet nedeniyle sistemden ayrılanlar, getirileri dahil devlet katkısının tamamına hak kazanıyorlar.

1 TRİLYON 431 MİLYAR TL’YE ULAŞTI

Sahip olduğu teşvikler, profesyonel fon yönetimi hizmeti, şeffaflık ve devlet güvencesi gibi önemli avantajlar ile diğer birikim araçlarından ayrılan BES; uzun vadeli bir yatırım olanağı sunarak istikrarlı şekilde büyümeye de devam ediyor.

Emeklilik Gözetim Merkezi’nin (EGM) 17 Haziran tarihli verilerine göre; BES’te katılımcı sayısı 9 milyon 800 bin 969’a, katılımcıların fon tutarı ise 165 milyar 803,8 milyon TL’lik devlet katkısı dahil 1 trilyon 430 milyar 860,8 milyon TL’ye yükselmiş durumda. Otomatik Katılım Sistemi (OKS) cephesinde ise katılımcı sayısı 7 milyon 626 bin 984’e, çalışanların biriktirdiği fon tutarı 6 milyar 299,8 milyon TL’si devlet katkısı olmak üzere 101 milyar 560,3 milyon TL’ye ulaştı.

ALTIN FONLARI AÇIK ARA ÖNDE

BES’te fon dağılımının yılda 12 defa değiştirebilmesi hakkı da yatırımcılara konjonktüre göre yatırımlarını yönetmeleri konusunda önemli bir avantaj sağlıyor. Bu sayede BES fonlarındaki katma değer, yatırımcıların birikimlerinin artmasına yardım ediyor. Biz de yatırımın ve birikimin daha da önem kazandığı bu dönemde, önde gelen kurumların portföy ve fon yöneticilerine; “Yatırım araçlarına ilişkin beklentileriniz ışığında BES yatırımcıları, fon çeşitleri açısından portföy dağılımlarında hangi tür fonlara, ne kadar ağırlıkla yer vermeli” sorusunu yönelttik.

Tablolarımızda da 2 Ocak-17 Haziran döneminde hem BES fonlarının fon türleri bazında getiri performansına hem de en çok kazandıran ilk 15 BES fonuna ilişkin detaylara yer verdik. İlgili tarihler arasında, BES fon türleri tarafında katılım altın fonları yüzde 44,58, altın fonları ise yüzde 40,50 getiriyle bu sürecin en çok kazandıranları olarak öne çıkıyor. Bu iki fon türünü, mevcut faiz ortamında cazibesi süren para piyasası fonları (PPF) takip ediyor. Fonlar özelinde bakıldığında ise en çok kazandıran ilk 15 BES fonunun 10’unun katılım altın fonları, beşinin ise altın fonları olduğu göze çarpıyor.

HABİB YILDIRIM / INVEO PORTFÖY FON DİREKTÖRÜ (CIO)

DENGELİ PORTFÖYDE NELER OLMALI?

BES’te yatırımcıların farklı varlık türlerini öne çıkarırken kendi risk algılarını ve piyasa öngörülerini hesaba kattıkları kadar, sistemde ne kadar süre daha kalacaklarını da göz önünde bulundurmaları önem arz ediyor. Inveo Portföy Fon Direktörü (CIO) Habib Yıldırım, birçok açıdan en az 10 yıl kalmanın anlamlı olduğu BES’te, birikimleri değerlendirirken uzun vadeli getirilere odaklı bir bakış açısının gerektiği görüşünde. Değişen piyasa koşullarına hızla uyum sağlamanın her zaman olanaklı olmadığı da düşünüldüğünde farklı varlık sınıflarından oluşan dengeli bir portföy kurmanın önemine dikkat çeken Habib Yıldırım, beklentileri ışığında önerilerini şöyle aktarıyor: “Altının cazibesini korumasını bekliyoruz.

Ancak hızlı yükselişler nedeniyle ağırlık artırmak riskli hale geldi. Altın ve diğer kıymetli maden fonlarında mevcut ağırlıklar korunabilir ya da sınırlı şekilde azaltılabilir. Dünya borsalarında ve BİST’te piyasaların geldiği seviyeler dolayısıyla hisse senedi içeren fonlarda ağırlık artırılması orta/uzun vadede portföylere ciddi getiri sağlayabilir. Faiz indirim sürecinin beklenenden daha yavaş ilerlemesiyle PPF’ler cazibesini koruyor. Ağırlığı politika faizinin düşmesine paralel olarak azaltılarak portföylerde yer alması koruma sağlayacak.

Ekonomideki normalleşme sürecinin tekrar rayına oturması, enflasyon başta olmak üzere makro verilerdeki iyileşme ve sağlıklı faiz indirim süreci, başta ‘Standart Fon’lar olmak üzere devlet tahvili ve hazine bonosu taşıyan fonları öne çıkarabilir. Yıl içinde gelişmeler izlenerek PPF ve altın fonlarında azaltılan ağırlıklar, TL borçlanma araçlarına ve hisse fonlarına kaydırılabilir. Mevcut TL faizler ve döviz sepetindeki hareket birlikte düşünüldüğünde döviz borçlanma araçları fon grubu ise bir süre daha getiride geride kalabilir. Portföylerde bulundurulmaması yanlış olmayacağı gibi, bulundurulsa da ağırlığının en az seviyede olması dönemsel olarak daha sağlıklı.”

KIVANÇ MANZAKOĞLU / AKTİF PORTFÖY FON YÖNETİMİ GENEL MÜDÜR YARDIMCISI

AĞIRLIK HANGİSİNE VERİLMELİ?

Hem yurt içi hem de yurt dışı kaynaklı ani haber akışları finansal piyasalarda yüksek oynaklığa yol açıyor. İşte bu noktada, BES’te yatırımcıların yılda 12 kez fon değiştirme hakkı olması, fon tercihlerini dinamik şekilde güncellemenin önemini de artırıyor. Güncel konjonktüre duyarlı bir fon dağılım stratejisinin yatırımcılar açısından getiri potansiyelini artıran önemli bir unsur olduğuna dikkat çeken Aktif Portföy Fon Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Kıvanç Manzakoğlu’na göre bu doğrultuda, portföy dağılımında PPF’lere yüzde 30 oranında ağırlık verilmesi, kısa vadeli likidite ihtiyacını karşılamak ve faiz getirilerinden faydalanmak adına uygun bir tercih olabilir. Kıvanç Manzakoğlu; vadesi biraz daha uzun olan kısa vadeli borçlanma araçları fonlarına da yüzde 30 oranında yer verilmesinin, faizlerdeki olası geri çekilmeden faydalanma imkânı sunabileceğine işaret ediyor.

Peki, ya hisse senedi fonları? Kıvanç Manzakoğlu, “Önümüzdeki dönemde başlaması beklenen faiz indirim döngüsünün hisse piyasalarını destekleyeceği ve hisse senedi fonlarına yönelik para girişinin hız kazanacağı öngörüsüyle, hisse fonlarına portföyün yüzde 15’inin yönlendirilmesi uygun bir strateji olarak değerlendirilebilir” diyor. Manzakoğlu, jeopolitik riskler ve değerli metallere ilgideki süreklilik göz önüne alındığında, altın fonlarına portföyde yüzde 15 oranında yer verilmesinin riskten korunma ve çeşitlendirme açısından faydalı olacağını da kaydediyor. Bu noktada döviz fonları da merak ediliyor. Kıvanç Manzakoğlu, önümüzdeki döneme ilişkin değerlendirmeleri doğrultusunda, döviz yoğun fonların kur beklentilerindeki yatay görünüm ve makroekonomik sıkılaşma çerçevesinde baskı altında kalmaya devam edeceğini öngörüyor.

ALTUĞ DAYIOĞLU / REPIE PORTFÖY GENEL MÜDÜRÜ

BORSA İÇİN OLUMLU RÜZGÂR ESECEK Mİ?

Geçen haftanın yurt içindeki en önemli gündem maddelerinden biri TCMB Para Politikası Kurulu’ndan (PPK) çıkacak faiz kararıydı. TCMB, 19 Haziran’daki toplantıda temkinli duruşunu sürdürdü ve politika faizini yüzde 46 olarak korudu. RePie Portföy Genel Müdür Altuğ Dayıoğlu, “Ancak mayıs ayından itibaren enflasyonda yavaşlama eğilimi artıyor. Özellikle jeopolitik riskleri ve enerji fiyatlarındaki olası yükselişleri düşündüğümüzde enflasyonun iniş hızında bazı riskler oluşması nedeniyle TCMB muhafazakâr kalmayı tercih etti” yorumunu yapıyor.

Altuğ Dayıoğlu’na göre; haziran ayında enflasyondaki yavaşlama belirginleşirse haftalık gösterge faiz oranı yıl sonunda yüzde 35’lere çekilebilir. Bu bağlamda uzun zamandır yatay seyreden borsada bankalar öncülüğünde yukarı yönlü trendin başlayacağını öngören Dayıoğlu; yeni bir iç veya dış şok yaşanmadığı takdirde ve bölgesel çatışmaların sakinleşmesi durumunda, borsada yaz aylarında başlayacak şekilde yıl sonuna kadar olumlu bir rüzgâr esebileceğini kaydediyor.

HİSSE FONLARI YÜZLERİ GÜLDÜRECEK Mİ?

Uzun süredir zayıf performans sergileyen hisse senetlerinde kıpırdanma sinyalleri görülmeye başlasa da henüz yükseliş trendi yakalanmış değil. İyi yönetilen hisse senedi fonlarının yılın üçüncü çeyreğinden başlayarak yatırımcıların yüzünü güldürebileceğine işaret eden Altuğ Dayıoğlu, BES fon dağılımlarıyla ilgili önerilerini şöyle detaylandırıyor:

“Önümüzdeki dönem için portföy dağılımlarında önerim; yüzde 20 hisse senedi fonları, yüzde 30 değişken fonlar, yüzde 30 PPF, yüzde 20 yabancı enstrümanlara yatırım yapan fonlar şeklinde. Yabancı enstrümanlara yatırım yapan fonlar kapsamında yabancı hisse fonları ve altın fonları arası eşit dağılım olabilir. Yabancı borsalara yatırım yapan ürünlerde hem kur hem de varlık etkisi ile yine anlamlı kazanımlar elde edilebilir. Dinamik yönetilebilen çoklu varlık dağılımı destekli değişken fonların da iyi getirme potansiyelleri devam ediyor. PPF’lerin ise TCMB’nin faiz indirim hareketine rağmen yıl sonuna kadar bileşik bazda yüzde 25 ve üzeri getirmeleri muhtemel. Bu bakımdan performans olarak yatırımcıların dağılımında hisse oranını iyi yönetebilen dinamik ürünleri önde tutmasını öneriyorum.”

ALEN BEBİROĞLU / TEB PORTFÖY YÖNETİMİ HİSSE VE ÇOKLU VARLIKLAR YÖNETİMİ GENEL MÜDÜR YARD.

“Değişken fonlar ile fon sepeti fonları ‘dengeleyici rol’ oynayabilir”
ÇEKİRDEK/UYDU TİPİ PORTFÖY BES yatırımcıları için mevcut konjonktürde dengeli ve çoklu varlık sınıflarına yayılmış bir portföy yaklaşımı en doğru strateji olacak. Genel olarak çekirdek/uydu tipi bir portföy yatırımında; güçlü TL beklentimiz çerçevesinde, çekirdek kısım likit ve borçlanma araçları fonları kullanılarak oluşturulabilir. Uydu tarafının ise enflasyondaki düşüşten ve beklenen faiz indirimlerinden olumlu etkilenecek olan hisse senedi ve jeopolitik risklere karşı bir miktar koruma sağlayabilecek altın fonları ile tamamlanması görüşünü savunuyoruz. Bu süreçte portföylerde TL varlık sınıflarının ağırlıklarının yüksek olması gerektiğini düşünüyoruz. Hisse tarafında ise seçici hisse bazlı fırsatların arttığı görüşündeyiz. Yüksek faiz ortamı nedeniyle genel piyasa iştahı temkinli kalabilir ancak yine de orta vadede değerleme açısından cazip sektörlerde ‘alım’ fırsatları oluştuğu görüşündeyiz.

ÇOKLU VARLIK DAĞILIMI OLANAĞI Profesyonel yönetim altında çoklu varlık dağılımı sunmaları ve gelişmelere daha hızlı tepki verebilmeleri nedeniyle değişken fonlar ile fon sepeti fonları, farklı varlık sınıflarına yayılmış yapıları sayesinde belirsiz ve volatil dönemlerde portföylerde dengeleyici rol oynayabilir. Yatırımcıların bu dağılımları yıl içerisinde piyasa gelişmelerine ve bireysel risk algılarına göre güncellemeleri BES’in sunduğu yıllık 12 değişim hakkıyla oldukça esnek bir biçimde mümkün.

NURİ OĞUZ AYHAN / CFA İŞ PORTFÖY YÖNETİMİ HİSSE SENEDİ PORTFÖY YÖNETİMİ BÖLÜM MÜDÜRÜ

“Mevcut seviyeler hisse senetleri için iyi bir getiri potansiyeli sunuyor” 
YIL SONU BEKLENTİLERİ TCMB’nin temmuz ayındaki PPK’da haftalık fonlama faizini 350 baz puan düşürerek yüzde 42,5’e indirmesini, TL faizlerin önümüzdeki dönem düşmesini bekliyoruz. Yıl sonu için beklentilerimiz; politika faizinde yüzde 35, BİST-100’de 13.000, dolarda 44 TL seviyelerinde. Bu beklentiler dahilinde mevcut seviyeler, hisse senetleri için daha iyi bir getiri potansiyeli sunuyor. Yurt dışı jeopolitik riskler ve yurt içi siyasi riskler bugünden tahmin edilmesi zor riskler. Bu riskler kaynaklı yaşanan son dönem oynaklığın yılın kalanında azalacağını ve makro ekonomide düşen enflasyonla birlikte faizlerin de düşeceğini öngörüyoruz.

ÜÇ RİSK GRUBU Yatırımcıların portföyleri bulundukları risk grubuna göre şekillenmeli. Bu hususta yatırımcıları ‘düşük’, ‘orta’ ve ‘yüksek’ olmak üzere üç risk grubuna göre değerlendiriyoruz. Düşük risk kategorisinde yatırımların likit fon benzeri fonlarda bulunmasını, orta risk grubunda yüzde 20 hisse senedi, yüzde 10 altın ve kalan yüzde 70’lik kısmın likit fon benzeri fonlarda değerlendirilmesini, yüksek riskte ise yüzde 50 hisse senedi, yüzde 20 altın, kalan kısmın likit fon benzeri fonlarda yer almasını uygun buluyoruz.

0

EKONOMİST YENİ SAYI
Ekonomist Dergisini takip etmek için abone olun.
ABONE OL