CNN'in haberine göre İran, iklim krizi ve yıllardır sürdürülen politikalarla “su iflası”nın eşiğine geldi. CNN makalesinde "İran'ın su sorunlarının kökleri, dünyanın birçok yerindeki sorunlarla örtüşüyor; onlarca yıllık aşırı su çekimi; eski, sızdıran altyapı; nehirler üzerine inşa edilen barajların çoğalması; kötü yönetim; yolsuzluk suçlamaları. Tüm bunların temelinde, iklim değişikliğinin etkisi var; bu da daha sıcak ve kurak bir hava yaratıyor ve kuruyan rezervuarların her yıl yenilenmemesi anlamına geliyor" diyor.
Habere göre su krizinde Tahran gündemde, ancak bu kriz başkentin çok ötesine uzanıyor. CNN'e görüş veren Kaliforniya Üniversitesi, Davis'te bitki bilimleri doçenti Mohsen B. Mesgaran, Eylül ayı sonunda başlayan yağmur mevsiminin ardından yaklaşık 20 eyalette tek bir damla yağmur görülmediğini söyledi. Ülkedeki barajların yaklaşık %10'u fiilen kurumuş durumda.
Kaliforniya Üniversitesi'nden profesör Amir AghaKouchak ise İran'daki mevcut kuraklığın en az 40 yıldır görülen en kötü kuraklık olduğunu belirtti.
"Su krizi uzun vadeli bir felaket"
Şehrin yaklaşık 24 kilometre dışında bulunan Latyan Barajı'nın doluluk oranı yalnızca %9 civarında. Mayıs ayından bu yana, Alborz Dağları'nın eteklerinde bulunan baraj o kadar geri çekildi ki, arkasında neredeyse tamamen kurumuş bir nehir yatağı bıraktı ve geriye sadece birkaç damlayan dere kaldı.
Birleşmiş Milletler Üniversitesi Su, Çevre ve Sağlık Enstitüsü Müdürü ve daha önce İran Çevre Dairesi Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Kaveh Medeni, İran'daki durumun kısa vadeli bir felaket olmadığını, geri dönüşü olmayan hasarlara yol açan, uzun vadeli bir felaket olduğunu söyledi.
Uzmanlar, hükümetin kısmen Batı yaptırımlarına yanıt olarak gıdada kendi kendine yeterlilik sağlama hedefinin, durumun büyük ölçüde sorumlusu olduğunu savunuyor. AghaKouchak, "On yıllardır uygulanan politikalar, kurak bölgelerde sulu tarımın yaygınlaşmasını teşvik ediyor," dedi.
Umutlar şimdilik yağmura bağlı
Petrol ve doğalgaz gibi çok su tüketen endüstriler de İran'ın kurak ve yarı kurak bölgelerinde inşa edilerek, zaten kırılgan olan bölgelerdeki baskı daha da arttı.