Almanya'da Federal Seçim Kurulu, 20. Dönem Federal Meclisin oluşması için yapılan genel seçimlerin geçici resmi sonuçlarını açıkladı. Maliye Bakanı Olaf Scholz’u başbakan adayı gösteren SPD genel seçimlerde oyların yüzde 25,7’sini aldı. Seçim öncesi anketler Olaf Scholz'un popülaritesinin ağustos ayından beri yükseldiğini ve Almanlar arasında Merkel'den sonra en çok güvenilen isim olduğunu gösteriyordu. DW'nin haberine göre SPD seçim kampanyasında Olaf Scholz’un hükümetteki sorumluluğuna atfen seçmene, “İşini yapıyor ve işinin üstesinden gelebiliyor” mesajını verdi.
Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin başbakan adayı Armin Laschet
Merkel'in eski lideri olduğu Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) ise son dönemlerde düşüşteydi, bu tablo seçimlere büyük oy kaybı olarak yansıdı. Seçim sonuçlarının netleşmeye başlamasının ardından CDU/CSU partilerinin başbakan adayı Armin Laschet, CDU/CSU'nun öncülüğünde bir koalisyon kurmak için elinden geleni yapacağını belirtti.
SPD'nin adayı Olaf Scholz
Coventry University Siyaset Bilimi Profesörü Matt Qvortrup, BBC için yaptığı analizde Scholz’un yükselişini şöyle yorumluyor:
Onun yükselişini üç faktöre bağlamak mümkün:
2) Scholz, geçmişte işçi sınıfından müvekkilleri temsil eden bir avukat olarak Almanya’da yüksek bir asgari ücretin belirlenmesini sağladı.
3) Scholz, iki rakibi seçim kampanyasında sendelediği için şanslıydı. Yeşiller Partisi’nin başbakan adayı Annalena Baerbock, CV’sini “süsleyerek zenginleştirdiği” gerekçesiyle eleştirildi, kitabında da intihal yaptığı iddia edildi. Ancak en önemlisi Armin Laschet’in gaf yapma konusundaki mükemmel performansıydı. Laschet, sel kurbanları için yapılan bir törende şaka yaparken görüntülendi. Bu, Laschet’in kampanyasında attığı bir dizi yanlış adımın sonuncusuydu.
Scholz popüler bir isim olarak ön plana çıktı çünkü düzenin devamını temsil eden bir adaydı. Soğukkanlı, ehil ve biraz da sıkıcı biri olarak görüldü. Alman seçmenler bunu sever.
BBC için seçim sonuçlarını yorumlayan Qvortrup şu analizde bulundu:
Her ne kadar seçim projeksiyonu başa baş bir sonuca işaret etse de, bu CDU için bir felaket. Parti hiçbir zaman yüzde 30’dan az oy almamıştı. Bir yıl önce partinin oy oranı yüzde 40’tı. Sosyal Demokratların oy oranı ise o dönemde yüzde 10’ların biraz üstündeydi. Ancak CDU’nun aldığı sonuçta sadece Laschet’i kusurlu görmek yanlış olur. Bu sonuçta kısmen Angela Merkel’in de rolü var. Merkel yerine yetenekli bir halef bulamadı, Laschet’e de tam destek vermedi. Sonuç Merkel’in mirası için de iyi değil. Seçimlere katılım oranı özellikle büyük şehirlerde arttı. Bu da SPD ve Yeşiller için iyi oldu.
Merkel'in eski lideri olduğu Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) ise son dönemlerde düşüşteydi, bu tablo seçimlere büyük oy kaybı olarak yansıdı. Seçim sonuçlarının netleşmeye başlamasının ardından CDU/CSU partilerinin başbakan adayı Armin Laschet, CDU/CSU'nun öncülüğünde bir koalisyon kurmak için elinden geleni yapacağını belirtti.
ALMANYA SEÇİM SONUÇLARI
- 2017 seçimlerine göre oyunu 5,2 puan artıran SPD, 2002’den sonra ilk kez sandıktan birinci parti çıktı.
- Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı Armin Laschet’i başbakan adayı gösteren Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partileri ise yüzde 24,1’lik oy oranıyla ikinci sırada yer aldı. CDU ve Bavyera eyaletinde teşkilatlanmış kardeş parti konumundaki Hristiyan Sosyal Birlik Partisi’nden (CSU) oluşan CDU/CSU’nun oy oranı 2017’deki seçimlere göre 8,9 puan azaldı.
- CDU/CSU, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yapılan genel seçimlerde en düşük oy oranını almış oldu.
- Yeşiller Partisi oy oranını 4 yıl önceki seçimlere göre 5,8 puan arttırarak 14,8 ile üçüncü olurken oy oranını 0,7 puan yükselten Hür Demokrat Parti (FDP) yüzde 11,5 ile dördüncü sırada yer aldı.
- Yeşiller Partisi, şimdiye kadarki genel seçimlerde en yüksek oy oranını yakaladı.
- Göçmen ve İslam karşıtı Almanya için Alternatif (AfD) partisi ise 2017’ye göre oy oranında 2,3 puan düşüş yaşayarak 10,3 ile beşinci parti oldu.
- Sol Parti de bir önceki seçimlere göre 4,3 puan oy kaybederek 4,9 ile altıncı parti çıktı.
- Yüzde 5’lik seçim barajını geçememesine rağmen en az 3 bölgeden milletvekili çıkaran Sol Parti Alman
- Seçim Yasası’na göre elde ettiği oy oranında milletvekili kazandı ve gelecek yasama döneminde mecliste grup olarak temsil edilecek.
MİLLETVEKİLİ DAĞILIMI
- Geçici resmi sonuçlara göre meclisteki milletvekili dağılımı şu şekilde oldu:
SPD 206, CDU/CSU 196, Yeşiller 118, FDP 92, AfD 83, Sol Parti 39. - Ayrıca Danimarkalı azınlığın kurduğu ve özel düzenlemeyle seçim barajından muaf tutulan Güney Schleswig Seçmen Birliği (SSW) de 1 milletvekili ile mecliste yer alacak.
SCHOLZ’UN YÜKSELİŞİ
SPD'nin adayı Olaf Scholz
Coventry University Siyaset Bilimi Profesörü Matt Qvortrup, BBC için yaptığı analizde Scholz’un yükselişini şöyle yorumluyor:
Onun yükselişini üç faktöre bağlamak mümkün:
1) Olaf Scholz, G7 Zirvesi’nde alınan, çok uluslu şirketlerin faaliyette bulundukları her ülkede belli bir düzeyde vergilendirilmeleri kararının mimarıydı. Bu, onun Merkel’in gölgesinden çıkmasını sağladı. Alman ekonomisinin iyi ve sağlam durumda olmasında, Scholz’un hakkı teslim edildi.
2) Scholz, geçmişte işçi sınıfından müvekkilleri temsil eden bir avukat olarak Almanya’da yüksek bir asgari ücretin belirlenmesini sağladı.
3) Scholz, iki rakibi seçim kampanyasında sendelediği için şanslıydı. Yeşiller Partisi’nin başbakan adayı Annalena Baerbock, CV’sini “süsleyerek zenginleştirdiği” gerekçesiyle eleştirildi, kitabında da intihal yaptığı iddia edildi. Ancak en önemlisi Armin Laschet’in gaf yapma konusundaki mükemmel performansıydı. Laschet, sel kurbanları için yapılan bir törende şaka yaparken görüntülendi. Bu, Laschet’in kampanyasında attığı bir dizi yanlış adımın sonuncusuydu.
Scholz popüler bir isim olarak ön plana çıktı çünkü düzenin devamını temsil eden bir adaydı. Soğukkanlı, ehil ve biraz da sıkıcı biri olarak görüldü. Alman seçmenler bunu sever.
CDU İÇİN FELAKET
BBC için seçim sonuçlarını yorumlayan Qvortrup şu analizde bulundu:
Her ne kadar seçim projeksiyonu başa baş bir sonuca işaret etse de, bu CDU için bir felaket. Parti hiçbir zaman yüzde 30’dan az oy almamıştı. Bir yıl önce partinin oy oranı yüzde 40’tı. Sosyal Demokratların oy oranı ise o dönemde yüzde 10’ların biraz üstündeydi. Ancak CDU’nun aldığı sonuçta sadece Laschet’i kusurlu görmek yanlış olur. Bu sonuçta kısmen Angela Merkel’in de rolü var. Merkel yerine yetenekli bir halef bulamadı, Laschet’e de tam destek vermedi. Sonuç Merkel’in mirası için de iyi değil. Seçimlere katılım oranı özellikle büyük şehirlerde arttı. Bu da SPD ve Yeşiller için iyi oldu.