USD/TRY
Döviz Çevirici
TRY
USD
EUR
Hesapla

Rekabetin yeni rotaları konuşulacak

Dünyada rekabet artık sadece maliyetle değil, inovasyon ve sürdürülebilirlikle ölçülüyor. SEDEFED Başkanı Emine Erdem, Türkiye’nin rekabet yolculuğunda yeni rotaları anlatıyor. 17’nci Rekabet Kongresi, küresel pazarlarda güçlü Türkiye vizyonunu masaya yatırıyor.


Rekabetin yeni rotaları konuşulacak

Küresel ekonomide dönüşümün hızı arttıkça, ülkelerin rekabet gücü artık sadece üretim maliyetleriyle değil; yenilikçilik, sürdürülebilirlik ve insan kaynağıyla ölçülüyor. Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) Yönetim Kurulu Başkanı Emine Erdem’e göre, Türkiye’nin bu yeni dönemde güçlü kalabilmesi, dijital, yeşil ve toplumsal dönüşümü eş zamanlı olarak hayata geçirmesine bağlı. SEDEFED tarafından TÜRKONFED ve TİM kurumsal destekleriyle 6 Kasım’da Sabancı Center’da “Küresel Rekabet Gücümüz İçin Yeni Rotalar” temasıyla düzenlenecek olan 17’nci Rekabet Kongresi, iş dünyası, akademi, kamu ve sivil toplumu aynı çatı altında buluşturacak. SEDEFED’in 51 sektörel derneği temsil eden kapsayıcı yapısı, kongreyi sadece bir tartışma platformu değil, aynı zamanda çözüm üreten bir ortak akıl alanı haline getiriyor. Emine Erdem, “Sürdürülebilir rekabet, sadece bugünü değil geleceği düşünen bir büyüme modelidir” diyerek, kadınların ve gençlerin ekonomideki rolünün, Türkiye’nin küresel rekabet yolculuğunda belirleyici olacağını vurguluyor.

Bu yıl 17’ncisi düzenlenecek Rekabet Kongresi’nin ana teması “Küresel Rekabet Gücümüz İçin Yeni Rotalar”. Kongre hakkında bilgi verir misiniz? 

Bu tema hangi ihtiyaçtan doğdu, hangi temel mesajı vermek istiyorsunuz? Nasıl bir katılım bekliyorsunuz?
Rekabet, kalkınmanın kalbinde yer alan, iş dünyası için çok temel ve önemli bir kavram. Dünyada artık rekabet sadece maliyetle değil; kaliteyle, inovasyonla, sürdürülebilirlikle ölçülüyor. Biz de bu nedenle odağımıza küresel rekabet gücümüz için yeni rotaları aldık. Çünkü Türkiye’nin küresel pazarlarda güçlü olabilmesi için rekabetçiliğini artırması gerekiyor. Rekabeti yönetebilen ekonomiler, krizlere de daha dayanıklı hale geliyor. Küresel ticaret savaşları, ekonomik yaptırımlar, korumacı önlemler, dijital dönüşüm, yapay zekâ ve sürdürülebilirlik bu kongrede ele alınacak başlıca konular. 6 Kasım 2025’te Sabancı Center’da düzenleyeceğimiz kongremize iş dünyasının, akademinin, kamunun ve sivil toplumun öncü isimlerinin yoğun katılım göstermesini bekliyoruz.

Rekabet Kongresi uzun yıllardır Türkiye’nin ekonomi ve sanayi gündemini şekillendiren bir platform oldu. Bu etkinliği diğer iş dünyası zirvelerinden ayıran en önemli fark nedir?

Rekabet Kongresi’nde her yıl sadece mevcut ekonomik koşulları değil, geleceğin rekabet parametrelerini de ele alıyoruz. Bu yönüyle kongremiz, somut çözüm önerilerinin geliştirildiği bir platform sunuyor. Kongremizi farklı kılan bir diğer unsur da çeşitlilik: Türkiye’nin en güçlü 51 sektörel derneğini temsil eden SEDEFED çatısı altında, 14 binden fazla iş insanını aynı vizyon etrafında buluşturuyoruz. Bu kapsayıcı yapı sayesinde, rekabet gündemini tek bir sektörün değil, bütün ekonominin ortak sesi olarak şekillendiriyoruz.

Sizce Türkiye’nin küresel rekabet gücü açısından en güçlü ve en zayıf alanları neler?

Türkiye’nin en güçlü yönü dinamik üretim kapasitesi ve girişimci ruhu. Özellikle ihracat odaklı sektörlerde esnek, hızlı adapte olabilen bir yapımız var. Ancak nitelikli insan kaynağı açığı, finansman maliyetlerinin yüksekliği ve yeşil dönüşüme adaptasyon eksiklikleri, rekabet gücümüzü sınırlayan faktörler. Artık dünyada sadece ürün değil, süreç de ölçülüyor. Yani karbon salımı, dijital altyapı, sürdürülebilir raporlama gibi kriterlerde de uluslararası standartlara uyum sağlamak zorundayız.

Küresel ekonomide dönüşüm bu kadar hızlanmışken, Türkiye’nin rekabet gücünü artırmak için hangi “yeni rotalara” ihtiyaç var?

Önümüzdeki dönemde üç temel dönüşüm alanına odaklanmamız gerekiyor: dijital dönüşüm, yeşil dönüşüm ve toplumsal dönüşüm. Dijital dönüşümde, sektörlerin teknolojiyi sadece üretim süreçlerinde değil, karar alma ve verimlilik aşamalarında da etkin kullanması gerekiyor. Yeşil dönüşüm ise Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum, enerji verimliliği ve sürdürülebilir üretim modelleriyle mümkün. Toplumsal dönüşüm ise insanı, özellikle de kadını ve gençleri merkeze alan bir yaklaşımı gerektiriyor. SEDEFED olarak, bu üç dönüşüm ekseninde iş dünyasının rehberi olacak yol haritaları çizmeye devam ediyoruz.

SEDEFED olarak sektör derneklerinden gelen geri bildirimlerle politika yapıcılara nasıl bir köprü oluşturuyorsunuz?

Federasyon yapımız gereği, 34 farklı sektörden gelen veri ve deneyimi aynı masa etrafında topluyoruz. Sektör temsilcilerimizle düzenli istişare toplantıları yapıyor, beklenti ve çözüm önerilerini kamu kurumlarıyla temaslarımızda karar vericilerle paylaşıyoruz. Bu anlamda SEDEFED, sektör temsilcilerinin beklentilerinin politikalara dönüşmesi amacıyla köprü vazifesi görüyoruz.

Dijital dönüşüm ve yeşil ekonomi artık rekabetin ayrılmaz parçaları haline geldi. Türk sanayisinin bu dönüşüme uyum sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sanayimizin bu alandaki farkındalığı giderek artıyor; ancak dönüşümün hızı hala yeterli değil. Özellikle KOBİ’lerimizin dijitalleşme yatırımlarında finansal desteğe ve teknik rehberliğe ihtiyacı var. Yeşil dönüşümde ise, karbon ayak izi ölçümü, sürdürülebilir raporlama ve yeşil mutabakata uyum gibi teknik alanlarda kapasite geliştirilmesi gerekiyor. Bu nedenle KOBİ’ler için özel olarak yapılandırılmış yeşil kredi paketleri, mentorluk programları ve sürdürülebilirlik eğitimleri gibi çok boyutlu destek mekanizmaları öneriyoruz.

“Sürdürülebilir rekabet” kavramı sizin için ne ifade ediyor? İş dünyasında bu yaklaşımı kalıcı hale getirmek için neler yapılmalı?

Bizim için sürdürülebilir rekabet, sadece bugünü değil, geleceği de düşünen bir büyüme modeli anlamına geliyor. Kâr odaklı bir anlayıştan ziyade; çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) ilkeleriyle uyumlu, uzun vadeli değer üretimi esas olmalı. Bunun için işletmelerin kendi içlerinde sürdürülebilirlik kültürünü yerleştirmeleri, ölçülebilir hedefler koymaları ve bu hedefleri şeffaf biçimde raporlamaları gerekiyor. Biz SEDEFED olarak, bu anlayışın yerleşmesi için hem farkındalık projeleri hem de ödül mekanizmalarıyla başarılı örnekleri görünür kılarak iyi uygulamaları teşvik ediyoruz.

Siz hem kadın liderliği hem de sürdürülebilir kalkınma konusunda önemli bir rol modelsiniz. Kadınların ekonomide daha görünür ve etkili olması rekabet gücünü nasıl etkiliyor?

Kadınların ekonomiye katılımı rekabet gücümüzün anahtarı. Çünkü çeşitlilik, karar mekanizmalarına yenilik ve çok boyutlu bir bakış açısı kazandırıyor. Bu nedenle de Türkiye’de kadın istihdam oranının artması ülke ekonomisine doğrudan pozitif etki yapacaktır. Kadınların liderlik pozisyonlarında yer alması, kurumların hem finansal performansı hem de kurumsal itibarı üzerinde doğrudan olumlu etkiler yaratır. Kadınların ekonomide daha görünür ve etkili olduğu bir yapıda, kaynakların daha verimli kullanıldığı, fırsat eşitliğinin sürdürülebilir büyümeye dönüştüğü bir ekosistem oluşur. Bu da ülke ekonomisinin genel rekabet gücünü artırır.

SEDEFED çatısı altındaki sektör derneklerinde kadın temsilinin artması için özel bir strateji ya da programınız var mı?

SEDEFED olarak yürüttüğümüz projelerle hem insan hakları farkındalığını artırıyor hem de kadınların ekonomide daha güçlü bir şekilde yer almasını destekliyoruz. Ayrıca üyemiz Yönetim Kurulunda Kadın Derneği (YKKD) iş birliğiyle hem dernekler ve federasyonlarda hem de şirketlerin yönetim kurullarında eşit temsiliyet hedefledik. Sivil toplum kuruluşlarının genel kurul seçimleri döneminde, yönetimlerinde eşit kadın temsili olmasını destekleyen çalışmalar gerçekleştirdik. YKKD’nin çağrısını destekleyerek hem federasyonumuz hem de üyesi olduğumuz konfederasyonumuz TÜRKONFED üyesi tüm federasyon ve derneklerin ve şirketlerin yönetim kurullarında kadın üye oranını 2 yıl içinde yüzde 25, 5 yıl içinde ise en az yüzde 33 hedefine çıkarılması için çağrıda bulunuyoruz.

SEDEFED olarak, çalışma hayatında insan haklarına dair eğitimlerden deprem bölgesindeki kadın girişimcilere temiz enerji alanında verilen mentörlüklere; küçük işletmelerde kadınların görünürlüğünü artırmaya yönelik programlardan lojistik sektörünün kadın liderlerini tarihe not düşen arşiv çalışmalarına kadar uzanan projelerimizle, sadece bugünün sorunlarına çözüm sunmakla kalmıyor; daha adil, eşit ve kapsayıcı bir çalışma yaşamı inşa etmek için kalıcı bir dönüşümün temellerini atıyoruz.

17. Rekabet Kongresi’nden çıkan sonuçların Türkiye’nin ekonomik vizyonuna nasıl katkı sağlamasını umuyorsunuz?

Sadece bugünün değil, geleceğin rekabet gücünü şekillendirecek yol haritalarını paylaşacağız. Bu sayede sadece mevcut ekonomik tabloyu değerlendirmekle kalmayıp geleceğin rekabet dinamiklerini de şekillendirecek ortak bir vizyon sunacağız. Sektörler arası etkileşimin artması, yenilikçi üretim modellerinin yaygınlaşması ve dijital ile yeşil dönüşüm alanlarında geliştirilecek politikaların, ülkemizin küresel değer zincirinde daha üst basamaklara çıkmasına katkı sağlayacağına inanıyoruz. 

Son olarak, Türkiye’nin rekabet yolculuğunda önümüzdeki 10 yıla dair nasıl bir tablo görüyorsunuz?

Türkiye’nin rekabet yolculuğunda önümüzdeki 10 yıl, dönüşümün hızına ayak uydurabilenlerle geride kalanların net biçimde ayrışacağı bir dönem olacak. Sektörlerimizi rekabette güçlü kılmak için dijital dönüşüm, yeşil dönüşüm ve nitelikli insan kaynağı yatırımları önceliklerimiz olmaya devam edecek. Türkiye’nin, inovasyonu merkeze alan, sürdürülebilir üretimle küresel pazarlarda fark yaratan, kapsayıcı büyümeyi temel alan bir rekabet ekonomisine doğru evrileceğine inanıyorum. SEDEFED olarak önümüzdeki dönemde de sektörlerin dönüşümünü hızlandıracak, rekabetçiliklerini artıracak politika önerileri ve iş birliklerine odaklanmaya devam edeceğiz.
 

0

EKONOMİST YENİ SAYI
Ekonomist Dergisini takip etmek için abone olun.
ABONE OL