Publicis Groupe, Türkiye’deki 14 markasını ocak ayında Publicis One çatısı altında toplamıştı. Publicis One Türkiye CEO’su Savaş inanç Dedebaş, “Publicis One yapısına geçmek büyümemize olumlu yansıdı” diyor.
FATOŞ BOZKUŞ
[email protected]
Dedebaş, bünyelerine yeni markalar eklenebileceği sinyalini de veriyor. Satın alma planları olduğundan bahseden Dedebaş, Türkiye’ye bazı yeni markaları taşımak istediklerini de söylüyor.
Ocak ayında Publicis İstanbul, Publicis Healthcare, Leo Bumett, Leo PR, Saatchi & Saatchi, Nurun, Voden, Star-com, Mediavest | Spark, Zenith, Vivaki Creative, DataWise, Liquid Thread ve Digitouch markaları korunarak Publicis One şemsiyesi altında toplandı.
Publicis One Türkiye’nin CEO’luğuna ise Savaş İnanç Dedebaş getirildi. Aradan geçen beş ayda bu yeni yapıyla birlikte grupta ciddi bir dönüşüm süreci yaşandı. Peki bu dönüşüm çalışanlara ve markalara nasıl yansıdı?
Publicis Gruop’un bu yeni modele en hızlı geçiş yapan ülkesi olduklarını söyleyen Savaş İnanç Dedebaş, daha yalın ve basit bir yönetim yapısı oluşturduklarını anlatıyor.
Çalışanların ve müşterilerin bu dönüşümden memnun olduğundan bahseden Dedebaş, önümüzdeki dönemde fiziksel olarak da 14 markanın ve 450’nin üzerinde çalışanın tek çatı altında toplanacağı bilgisini veriyor. Publicis Group’un Türkiye’de yatırıma devam edeceğine de değinen Dedebaş, satın alınabilecek şirketler listesinde üç şirket olduğunu söylüyor.
Publicis Groupe’un bazı markalarını da zaman içinde Türkiye’ye getirebileceklerine vurgu yapan Dedebaş, sorularımızı şöyle cevapladı:
Yeni iş modeline geçişle birlikte Publicis One şirketlerinde nasıl bir dönüşüm yaşandı? Adaptasyon kolay oldu mu?
Grubun geçtiğimiz yıl başlattığı yeniden yapılanma sürecindeki hedefi yaratıcılık ve teknolojiyi bir araya getirerek pazardaki dönüşümün itici gücü olmaktı. Publicis One, bu felsefeden yola çıkan geleceğin ajans modelini temsil ediyor. Publicis One, Publicis Groupe’un ajans yetkinliğini ve uzmanlığını tek bir çatı altında toplayan global bir iletişim şirketi. Müşterilerin hedefleri merkeze alınarak yapılandırılan Publicis One, günümüzde pazarlama alanında aynı anda hem uzmanlaşmaya hem de entegrasyona olan ihtiyacı düşünerek tasarlanmış bir iş modeli sunuyor.
Gelinen noktayı değerlendirir misiniz?
Biz az zamanda çok yol katettik. Üstelik bunu biz söylemiyoruz. Küresel yönetim bütün dünya ortalamasından daha hızlı dönüştüğümüzü söylüyor. Beş ay, daha sade ve basit bir yönetim yapısı oluşturmak ve kültürü yeniden elden geçirmek üzere çalıştık. Her ajansın geçmişinden ve kendi iş yapma dinamiklerinden gelen bir kültürü vardı ama kültürlere bir şapka yaratmak gerekiyordu. Bunu oluşturmaya çalıştık. Ayrıca ciddi bir reorganizasyon yaptık. Bana rapor veren yönetici sayısı 10’un üzerindeyken altıya düştü. Birkaç şirketi tek liderin altında birleştirerek sinir uçlarının birbirine daha çok değmesini sağladığımız şirketler oldu. Kısacası 14 odalı bir evi altı odalı, daha geniş odaları olan, daha fazla imkanlara sahip bir eve dönüştürdük. Evler içinde odalardan birbirine geçiş yapılması için müşteri gizliliklerine saygı duyarak kontrollü kapılar açtık.
Bundan sonra hedef ne?
Marka ihtiyaçlarını merkeze koyan ve işe daha bütünsel, sistematik bakan bir yapıya geçmeye çalışıyoruz. Globalde de bir holding yapısından bir platform şirketine dönmek hedefleniyor.
Bu dönüşüm çalışana ve müşterilere nasıl yansıdı?
Beş ayda 15 yetenek farklı rollere getirildi. Artık çalışanın kariyer hedefi, çalıştığı ajansla sınırlı değil. Sorumluluk ve özgürlük veriliyor. Akışkan yetenek havuzumuz var. Medya ajansında işe başladıysa hep orada çalışmak zorunda değil. Artık istifa etmeden farklı bir ajansa geçiş yapma imkanı var. Müşteriler de bütün işlerine taktiksel ve parçalar halinde bakarken, zaman, kalite ve para anlamında artık iş yönetilemez hale gelmişti. Bütünsel bakışa ihtiyaç artmıştı. Biz yeni modelle bütünü planlamanın önüne geçecek yapısal engelleri ortadan kaldırmış olduk. Artık müşteriyi merkeze koyduğumuz modüler ve esnek bir yapımız var. Çözümleri sunarken entegre müşteri sorunlarını çözmeye odaklanıyoruz. Tabii finansal performansın dışında kaliteye de kafa yoruyoruz.
Bu yeni iş yapış şekli ve bakış açısı yeni müşteri getirdi mi?
Beş ay içinde birçok yeni müşteri anlaşması yaptık. Bütün ajansları topladığımızda, bu yılın ilk beş ayında, geçen yılın ilk beş ayındaki büyümenin iki katı büyüdük.
Dünyada büyük iletişim grupları içinde danışmanlık şirketlerinin ilk sıralara yerleştiğini görüyoruz. Onlar reklam şirketi alıyor, iletişim grupları da danışmanlık şirketi. Siz de dünyada Sapient’i bünyenize katmıştınız. Türkiye’de bu tarz bir yatırım düşünüyor musunuz?
Biz Türkiye’de yatırım düşünüyoruz. Türkiye grup için öncelikli ülkelerden. Birleşme ve satın almalara bakıyoruz ama aynı gömlekten bir daha giymek gibi bir derdimiz yok. Dijital, teknoloji ve data alanında yatırım yapma niyetimiz var. Bu üç alanı da kapsayan bir şirket olursa ne ala... Yakın zamanda şirketlerle görüşmeye başlayacağız.
O zaman ‘yatırım yapılacak şirketler’ listeniz var.
Evet. Üç şirketlik bir listemiz var. Bu üç şirketi de dinlemek istiyoruz. 2018’de yatırımı tamamlamış oluruz diye düşünüyorum.
Türkiye’ye Sapient ve burada olmayan diğer grup şirketlerini getirme niyetiniz söz konusu mu?
Türkiye’de bazı projeler için halihazırda Sapient ekibiyle çalışıyoruz. Voden ekibiyle ortak bazı projelerin içindeler. Ama henüz Türkiye’de bir şirket yapılanmaları yok. Fakat olmasını istiyoruz. Ayrıca PR şirketimiz MS&L’i de Türkiye’ye getirmek istiyoruz. Yıl sonunda Digitouch Per-formics’e dönüşecek.
FATOŞ BOZKUŞ
[email protected]
Dedebaş, bünyelerine yeni markalar eklenebileceği sinyalini de veriyor. Satın alma planları olduğundan bahseden Dedebaş, Türkiye’ye bazı yeni markaları taşımak istediklerini de söylüyor.
Ocak ayında Publicis İstanbul, Publicis Healthcare, Leo Bumett, Leo PR, Saatchi & Saatchi, Nurun, Voden, Star-com, Mediavest | Spark, Zenith, Vivaki Creative, DataWise, Liquid Thread ve Digitouch markaları korunarak Publicis One şemsiyesi altında toplandı.
Publicis One Türkiye’nin CEO’luğuna ise Savaş İnanç Dedebaş getirildi. Aradan geçen beş ayda bu yeni yapıyla birlikte grupta ciddi bir dönüşüm süreci yaşandı. Peki bu dönüşüm çalışanlara ve markalara nasıl yansıdı?
Publicis Gruop’un bu yeni modele en hızlı geçiş yapan ülkesi olduklarını söyleyen Savaş İnanç Dedebaş, daha yalın ve basit bir yönetim yapısı oluşturduklarını anlatıyor.
Çalışanların ve müşterilerin bu dönüşümden memnun olduğundan bahseden Dedebaş, önümüzdeki dönemde fiziksel olarak da 14 markanın ve 450’nin üzerinde çalışanın tek çatı altında toplanacağı bilgisini veriyor. Publicis Group’un Türkiye’de yatırıma devam edeceğine de değinen Dedebaş, satın alınabilecek şirketler listesinde üç şirket olduğunu söylüyor.
Publicis Groupe’un bazı markalarını da zaman içinde Türkiye’ye getirebileceklerine vurgu yapan Dedebaş, sorularımızı şöyle cevapladı:
Yeni iş modeline geçişle birlikte Publicis One şirketlerinde nasıl bir dönüşüm yaşandı? Adaptasyon kolay oldu mu?
Grubun geçtiğimiz yıl başlattığı yeniden yapılanma sürecindeki hedefi yaratıcılık ve teknolojiyi bir araya getirerek pazardaki dönüşümün itici gücü olmaktı. Publicis One, bu felsefeden yola çıkan geleceğin ajans modelini temsil ediyor. Publicis One, Publicis Groupe’un ajans yetkinliğini ve uzmanlığını tek bir çatı altında toplayan global bir iletişim şirketi. Müşterilerin hedefleri merkeze alınarak yapılandırılan Publicis One, günümüzde pazarlama alanında aynı anda hem uzmanlaşmaya hem de entegrasyona olan ihtiyacı düşünerek tasarlanmış bir iş modeli sunuyor.
Gelinen noktayı değerlendirir misiniz?
Biz az zamanda çok yol katettik. Üstelik bunu biz söylemiyoruz. Küresel yönetim bütün dünya ortalamasından daha hızlı dönüştüğümüzü söylüyor. Beş ay, daha sade ve basit bir yönetim yapısı oluşturmak ve kültürü yeniden elden geçirmek üzere çalıştık. Her ajansın geçmişinden ve kendi iş yapma dinamiklerinden gelen bir kültürü vardı ama kültürlere bir şapka yaratmak gerekiyordu. Bunu oluşturmaya çalıştık. Ayrıca ciddi bir reorganizasyon yaptık. Bana rapor veren yönetici sayısı 10’un üzerindeyken altıya düştü. Birkaç şirketi tek liderin altında birleştirerek sinir uçlarının birbirine daha çok değmesini sağladığımız şirketler oldu. Kısacası 14 odalı bir evi altı odalı, daha geniş odaları olan, daha fazla imkanlara sahip bir eve dönüştürdük. Evler içinde odalardan birbirine geçiş yapılması için müşteri gizliliklerine saygı duyarak kontrollü kapılar açtık.
Bundan sonra hedef ne?
Marka ihtiyaçlarını merkeze koyan ve işe daha bütünsel, sistematik bakan bir yapıya geçmeye çalışıyoruz. Globalde de bir holding yapısından bir platform şirketine dönmek hedefleniyor.
Bu dönüşüm çalışana ve müşterilere nasıl yansıdı?
Beş ayda 15 yetenek farklı rollere getirildi. Artık çalışanın kariyer hedefi, çalıştığı ajansla sınırlı değil. Sorumluluk ve özgürlük veriliyor. Akışkan yetenek havuzumuz var. Medya ajansında işe başladıysa hep orada çalışmak zorunda değil. Artık istifa etmeden farklı bir ajansa geçiş yapma imkanı var. Müşteriler de bütün işlerine taktiksel ve parçalar halinde bakarken, zaman, kalite ve para anlamında artık iş yönetilemez hale gelmişti. Bütünsel bakışa ihtiyaç artmıştı. Biz yeni modelle bütünü planlamanın önüne geçecek yapısal engelleri ortadan kaldırmış olduk. Artık müşteriyi merkeze koyduğumuz modüler ve esnek bir yapımız var. Çözümleri sunarken entegre müşteri sorunlarını çözmeye odaklanıyoruz. Tabii finansal performansın dışında kaliteye de kafa yoruyoruz.
Bu yeni iş yapış şekli ve bakış açısı yeni müşteri getirdi mi?
Beş ay içinde birçok yeni müşteri anlaşması yaptık. Bütün ajansları topladığımızda, bu yılın ilk beş ayında, geçen yılın ilk beş ayındaki büyümenin iki katı büyüdük.
Dünyada büyük iletişim grupları içinde danışmanlık şirketlerinin ilk sıralara yerleştiğini görüyoruz. Onlar reklam şirketi alıyor, iletişim grupları da danışmanlık şirketi. Siz de dünyada Sapient’i bünyenize katmıştınız. Türkiye’de bu tarz bir yatırım düşünüyor musunuz?
Biz Türkiye’de yatırım düşünüyoruz. Türkiye grup için öncelikli ülkelerden. Birleşme ve satın almalara bakıyoruz ama aynı gömlekten bir daha giymek gibi bir derdimiz yok. Dijital, teknoloji ve data alanında yatırım yapma niyetimiz var. Bu üç alanı da kapsayan bir şirket olursa ne ala... Yakın zamanda şirketlerle görüşmeye başlayacağız.
O zaman ‘yatırım yapılacak şirketler’ listeniz var.
Evet. Üç şirketlik bir listemiz var. Bu üç şirketi de dinlemek istiyoruz. 2018’de yatırımı tamamlamış oluruz diye düşünüyorum.
Türkiye’ye Sapient ve burada olmayan diğer grup şirketlerini getirme niyetiniz söz konusu mu?
Türkiye’de bazı projeler için halihazırda Sapient ekibiyle çalışıyoruz. Voden ekibiyle ortak bazı projelerin içindeler. Ama henüz Türkiye’de bir şirket yapılanmaları yok. Fakat olmasını istiyoruz. Ayrıca PR şirketimiz MS&L’i de Türkiye’ye getirmek istiyoruz. Yıl sonunda Digitouch Per-formics’e dönüşecek.