DOLAR
34,82
0,04%
DOLAR
EURO
36,80
-0,03%
EURO
GRAM ALTIN
2978,91
1,15%
GRAM ALTIN
BIST 100
10257,39
1,75%
BIST 100
USD/TRY
Döviz Çevirici
TRY
USD
EUR
Hesapla

15 dev sektörün yeşil dönüşüm planı

Türkiye, Paris İklim Anlaşması’nın TBMM’de onaylanmasıyla 2053 yılı için ‘net sıfır karbon’ hedefini ortaya koydu.

25 Kasım 2024 | 19:35
15 dev sektörün yeşil dönüşüm planı

Ayşegül Sakarya Pehlivan / [email protected]
Özlem Bay Yılmaz / [email protected]
Levent Gökmen Demirciler / [email protected]

Şimdi ambalajdan gıdaya, tekstilden kimyaya tüm sektörlerin ajandasında ilk sırada yeşil dönüşüm yer alıyor. Başta ihracatçılar olmak üzere tüm dev sektörler, rekabetçiliğini korumak için yeşil dönüşüme yatırım yapıyor.

10 - 23 Kasım 2024 tarihli sayıdan

Etkisini her geçen gün daha fazla hissettiğimiz iklim krizi, iş dünyasında büyük ölçekli politika değişikliklerini beraberinde getirdi. Dünya genelinde üretimden tüketime her aşamada yeşil dönüşüm en önemli gündem maddelerinden bir haline gelmiş durumda.

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) yıllık Dünya Enerji Yatırımı raporuna göre, temiz enerji teknolojisi ve altyapısına yapılan küresel yatırımlar bu yıl 2 trilyon dolara ulaşarak, fosil yakıtlara yapılan yatırımın iki katı olacak. IEA, toplam enerji yatırımının 2024’te ilk kez 3 trilyon doları aşacağını öngörüyor.

Dünya ticaretinde küme düşmek istemeyen Türkiye de sürdürülebilir ekonomiye geçiş için son yıllarda önemli adımlar atıyor.

2024 yılı başında açıklanan Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı’na göre Türkiye 2030 yılına kadar sadece enerji verimliliği ile enerji tüketimini yüzde 16 azaltarak 100 milyon ton emisyon azaltımı hedefliyor. Bu kapsamda gerçekleştirilmesi hedeflenen 20 milyar dolarlık yatırım tutarının 7 milyar dolarının sanayide olması planlanıyor.

ONUR ÜNLÜ / EYODER

Bu dönüşüm sürecine önem veren ve yatırıma hazır olan Türk sanayisinin önündeki en büyük engelin ise finansman maliyetleri olduğunu vurgulayan Enerji Verimliliği ve Yönetimi Derneği (EYODER) Yönetim Kurulu Başkanı Onur Ünlü, bu kapsamda sektör olarak özellikle Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ve Türkiye Yeşil Taksonomi ile ilgili mevzuatların yakın zamanda yürürlüğe girmesini beklediklerini söylüyor.

REKABET GÜCÜ KORUNACAK

Türkiye’nin yeşil dönüşüm ajandasında, karbon nötr hedeflere ulaşmak, yeşil ekonomi uygulamalarını yaygınlaştırmak ve döngüsel ekonomiye geçişi desteklemek gibi stratejik öncelikler yer alıyor. Bu kapsamda, 2053 yılı için belirlenen net sıfır karbon hedefi doğrultusunda; enerji, sanayi, ulaşım ve tarım sektörlerinde emisyon azaltıcı önlemler alınması planlanıyor.

MURAT GÜNAYDIN / DELOITTE

Deloitte Türkiye Sürdürülebilirlik Hizmetleri Lideri Murat Günaydın, Emisyon Ticaret Sistemi’nin (ETS) kurulmasıyla karbon fiyatlandırma politikalarının hayata geçmesinin en öncelikli konuların başında geldiğini söylüyor. Önümüzdeki süreçte, yenilenebilir enerji yatırımlarının da hız kazanacağını, enerji arzında temiz kaynakların payının artacağını söyleyen Günaydın, “Bu dönemde, enerji depolama sistemleri ve akıllı şebeke altyapılarına yatırımlar önemli başlıklar olacaktır” diyor. 2050 yılında iklim-nötr ilk kıta olma hedefini ortaya koyan ve Yeşil Mutabakat kapsamında pek çok kriter belirleyen AB’yle ticaret yapmak isteyen Türkiye’nin ihracatçı sektörleri bu sürece uyum için kolları sıvamış durumda. Ambalajdan gıdaya tekstilden plastik sektörüne 15 dev sektöre yeşil dönüşüm ajandasına mercek tuttuk.

ZEKİ SARIBEKİR / ASD

YEŞİL OSB’LERİ DESTEKLİYOR

Yeşil dönüşüm sürecinde döngüsel ekonomiyi hayata geçirmeyi hedef olarak koyan ambalaj sektörü, karbon ayak izini azaltma, enerji verimliliği ve daha çevre dostu materyaller kullanımı gibi birçok alanda adımlar atıyor. 2025 ve sonrasında ambalaj malzemelerinin büyük bir kısmının geri dönüştürülebilir olmasını ve belirli oranlarda geri dönüştürülmüş içerik kullanılarak üretilmesini amaçlayan sektör, diğer taraftan da atıkların kaynağında ayrı toplanması ve üretim süreçlerine ikincil ham madde olarak katılması için projelere odaklanacak. Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Sarıbekir, üretimden kaynaklanan tüm atıkların geri kazanımı ve yeniden kullanımı için ileri teknolojilere yatırım yaptıklarını belirtiyor. Atıkların kaynağında ayrı toplanıp ve üretim süreçlerinde ikincil hammadde olarak kullanılacağı bir geri dönüşüm sisteminin hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Sarıbekir, “Bu noktada Yeşil OSB konusunu destekliyoruz. Buralarda üretilen ürünlerin de önü açık olacak” diyor. Sera gazı emisyonlarını azaltmak ve yenilenebilir enerji kullanımını artırmak için de kapsamlı çalışmalar yürüten sektör, gelişen teknolojiyle birlikte artık otomasyon ve endüstri 4.0’ın sektörde daha fazla yer alması için yatırım planlarını buna göre hazırlıyor.

VOLKAN BOZAY / TÜRKÇİMENTO

YEŞİL ÇİMENTOYA GEÇİŞ SÜRECİ

Yeşil mutabakatın başlattığı global yeşil dönüşüm rüzgarı, çimento sektöründe düşük karbonlu üretime yönelik projelere hız kazandırdı. Sektörün yaklaşık yüzde 95’ini temsil eden TürkÇimento’nun son iki yıldır üyelerin katılımıyla hazırladığı sektörel sürdürülebilirlik raporuna göre 2023 sektör enerji ihtiyacının yüzde 12’sini atık yakıt kullanarak karşılamayı başardı. Toplamda 6,2 milyon ton alternatif ham madde kullanıldı. Ayrıca, atkı ısı geri kazanım tesislerinde, 17 fabrikada toplam 154,5 megawatt enerji üreterek enerji verimliliği artırıldı. Bu miktar yaklaşık 618 bin hanenin yıllık elektrik tüketimine denk geliyor. Birçok konuyu yakından takip ettiklerini söyleyen Türkçimento CEO’su Volkan Bozay, “Düşük karbonlu yol haritasında sektöre ve kamuya düşen rolü, özellikle finansman ihtiyacı başta olmak üzere ilettik. Karbon yakalama, hidrojenin yakıt olarak kullanılması gibi çığır açan teknolojilerde gerek mevzuat gerek finansman desteği almadan hedeflerimize ulaşmamız mümkün değil” diyor. Son dönemde sektörde önemli değişiklikler hayata geçti. Klinker oranı düşük yeşil çimentonun yaygınlaştırılmasına ilişkin olarak hazırlanan tebliğ geçtiğimiz mart ayında yürürlüğe girdi. Bu tebliğ sayesinde gelecek 10 yılda; çimento sektöründe 11 milyon ton karbon salımı azaltılabilecek.

KENAN BENLİLER / PAGDER

ODAĞINDA GERİ DÖNÜŞÜM VAR

2024 yılını 10,7 milyar dolarlık bir ihracatla kapatmayı planlayan plastik sektöründe en önemli başlıklardan biri karbon ayak izinin düşürülmesi. Ham maddenin karbon ayak izini düşürmek için geri dönüşüm büyük bir önem arz ediyor. Bu kapsamda Türkiye’de plastik geri dönüşüm kapasiteleri hızla artırılıyor. Sektörde faaliyet gösteren çok sayıda işletme çatı ve arazi GES yatırımları başta olmak üzere yenilenebilir enerji yatırımları ile enerji kaynaklı karbon ayak izini düşürmeyi hedefliyor. Yeşil dönüşüm çalışmalarının diğer ekseni ise tüm ürünlerin geri dönüşüm perspektifi ile tasarlanması ve ekonomik ömrünü tamamlayan plastik ürünlerin geri dönüşüm sistemine girmesinin sağlanması. Depozito İade Sistemi’nin (DİS) bu sürece önemli bir katkı sağlayacağını söyleyen Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Başkanı Kenan Benliler, “Daha geniş kapsamlı bir kaynağında ayrıştırma sistemi kurulmasının da ivedilikle ülke gündemine alınması gerektiğine inanıyoruz” diyor. Sektörde yeşil dönüşümle ilgili atılan en önemli adımlardan biri de PAGÇEV Yeşil Dönüşüm ve Teknoloji Derneği’nin oldu.

YAVUZ EROĞLU / PAGEV / PAGÇEV

Yeşil dönüşümle ilgili faaliyet gösteren paydaşları bir araya getiren PAGÇEV Yeşil Dönüşüm ve Teknoloji Derneği, kurulduğu ilk senesinde hızla aksiyon alarak Türkiye’yi küresel geri dönüşüm merkezinin üssü haline getirecek RePlast Eurasia Plastik Geri Dönüşüm Teknolojileri ve Hammaddeleri Fuarı’nı organize etti. Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) ve Yeşil Dönüşüm ve Teknoloji Derneği (PAGÇEV) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, 2025 yılında RePlast Eurasia Plastik Geri Dönüşüm Teknolojileri ve Hammaddeleri Fuarı ile yine Türkiye’yi yeşil dönüşümde merkez üs haline getirme hedefine koşmaya devam edeceklerini söylüyor.

ADİL PELİSTER / İKMİB

DÖNGÜSEL HAM MADDE AKIŞI

Kimya sektörü de çevresel sürdürülebilirlik ve iklim değişikliğiyle mücadelede stratejik bir dönüşüm sürecine girmiş bulunuyor. İlk olarak, sektörde döngüsel ekonomi uygulamaları ön plana çıkıyor. Plastik ve polimer gibi alt sektörlerde geri dönüştürülmüş ham maddeler kullanılarak fosil yakıtlara bağımlılığın azaltılması hedefleniyor. Yeşil dönüşüm çalışmaları yalnızca üretim süreçleriyle sınırlı kalmayıp, ürün çeşitliliğine de yansıyor. Biyolojik bazlı hammaddelerden üretilen biyoplastikler ve biyoparçalanabilir malzemeler, petrokimya bağımlılığını azaltma yolunda dikkat çekiyor.

Bu tür biyobazlı ürünler, özellikle temizlik, tarım ve kozmetik sektörlerinde çevreye zarar vermeyen ve kolayca parçalanabilen ürünlere olan talebi karşılıyor. Sektör, aynı zamanda düşük toksik, çevre dostu ve biyolojik olarak parçalanabilir kimyasalların geliştirilmesine de odaklanıyor. Tüm bu adımların yanında, sektörün karbon nötr olma hedefi doğrultusunda da büyük çaba gösterdiğini belirten İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, 2025 ve sonrası için kimya sektörünün yeşil dönüşüm ajandasının, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve “Fit for 55” hedefleri doğrultusunda şekillendiğini söylüyor. Sektörün sera gazı emisyonlarını azaltma çalışmalarına hız verdiğini söyleyen Pelister, “Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına ağırlık verilirken, enerji tasarrufuna yönelik teknik iyileştirmeler de öncelikli adımlar arasında” diyor.

AHMET ÖKSÜZ / İTHİB

YENİLİKÇİ ÇÖZÜMLER GÜNDEMDE

Sürdürülebilirlik eylem planını açıklayan ilk sektör olan tekstil, ‘Tekstil Sektörü Sürdürülebilirlik Rehberi’ni yayınladı. Yine, eylem planı kapsamında Ur-Ge, ISTKA, IPA III ‘Karbon Ayak İzinin Takibi ve Azaltılması’ projelerini hayata geçiren sektör, “green washing – yeşil aklama” ve “sürdürülebilirliğin sürdürülebilirliği” konularını ajandasında ilk sıraya koyuyor. Bu noktada marka, üretici ve tüketici iş birliğinin önemine dikkat çeken İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz, “Sürdürülebilirlikle ilgili tüm sorumluluk markaya yüklenemeyeceği gibi üreticinin de tüm sorumluluğu üstlenmesi beklenemez. Yeşil dönüşüm yoluculuğunun daha sürdürülebilir olması için en önemli çalışma başlıklarımızdan birini önümüzdeki dönemde marka - üretici beklentilerini eşleştirebileceğimiz çözüm olanakları olacak” diyor.

Diğer taraftan önümüzdeki dönemde üreticiler operasyonel süreçlerini gözden geçirirken; çevre dostu üretim yöntemlerinde geçişe ihtiyaç duyacaklar. Dolayısıyla tekstil sektörünün Yeşil Mutabakatın etkilerine yönelik sürdürülebilirlik odaklı iş modellerine yönelmesi ve yenilikçi çözümler geliştirmesi gerekiyor. Yeşil teknolojilere ve enerji verimliliğini artıracak yöntemlere yatırım yapmak hem çevresel standartlara uyum sağlamak hem de maliyetleri düşürmek adına önemli bir girişim olacak.

MUSTAFA PAŞAHAN / İHKİB

18 EYLEM UYGULAMA SÜRECİNDE

Yeşil Mutabakat’a uyumun yol haritası niteliğindeki Türk hazır giyim sektörünün ‘Sürdürülebilirlik Stratejisi ve Eylem Planı’ belgesini yaklaşık iki yıl önce açıklayan İHKİB, altı bileşen başlığında belirlediği 40 eylemden 18’inde uygulama sürecine geçti. Temmuz 2024 itibarıyla Avrupa Dijital İnovasyon Merkezleri Programı çerçevesinde hibe kullanmaya hak kazandıklarını belirten İstanbul Hazır Giyim & Konfeksiyon İhracatçılar Birliği (İHKİB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mustafa Paşahan, “Tüm bu projeler için AB’den almaya hak kazandığımız hibe desteği 37 milyon Euro’ya ulaştı. Söz konusu destekleri moda endüstrimizi geliştirmek, dijital ve yeşil üretim kapasitemizi artırmak, markalı üretime geçişi hızlandırmak için kullanıyoruz” diye konuşuyor. Sektörün farkındalığını artırmak için de kurumsal karbon ayak izi ölçümü ve hesaplanması, ürün yaşam döngüsü, iklim değişikliği, sera gazı emisyonu gibi konularda eğitim programları düzenleniyor. 8 Temmuz 2024’te hazır giyim sektörünü yakından ilgilendiren Ekotasarım Yönetmeliği’nin yürürlüğe girdi. Sektör, 2027’den itibaren dijital ürün pasaportu ile tanışacak. Hemen ardından hazır giyim ve tekstil için sınırda karbon düzenlemesi devreye girecek. Paşahan, dönüşümün finansmanı konusunda bakanlıklar ve ilgili kurumlarla temasların devam ettiğini söylüyor.

BİLGEHAN ENGİN / UTİKAD

İNTERMODAL TAŞIMACILIK

Küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 5’ini oluşturan lojistik sektörü, yeşil dönüşüm açısından kritik öneme sahip sektörden biri. Araştırmalara göre, lojistik sektöründe taşımacılık yüzde 89, depolama ise yüzde 11 oranında sera gazı emisyon payına sahip. Lojistik sektörünün oyuncuları yeşil dönüşüme uyum sağlamak için elektrikli araçlara geçişten dijital teknolojilere yatırım yapmaya kadar pek çok proje hayata geçiriyor. Bu süreçte Yeşil Lojistik Odak Grubu’nu kuran Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD), Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın lojistik sektörüne etkilerinin değerlendirilmesi, mevzuat değişikliklerinin ve operasyonel ihtiyaçların görüşülmesi amacıyla iki yıldır aralıksız çalışmalar yürütüyor. UTİKAD üyelerinin karbon ayak izi hesaplaması konusunda destek alabilecekleri alanında uzman kuruluşlarla iş birlikleri kurulduğunu söyleyen UTİKAD Başkanı Bilgehan Engin, bu kapsamda yine üyelere özel webinarlar düzenleyerek sürdürülebilir ulaşım çözümlerinin geliştirilmesine katkı sağladıklarını belirtiyor. UTİKAD, sektörde çevre dostu teknoloji yatırımlarının teşvik edilmesi, öncelikle karayolu taşımacılığında çevreci araçların kullanımının artırılması, karayolu taşımacılığının demiryoluna aktarılması, intermodal taşımacılığın teşvik edilmesi gibi konularda öncü çalışmalara imza atıyor.

ELVAN TUĞSUZ GÜVEN / HESİAD

80 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM

Enerji politikaları arz güvenliği, dışa bağımlılığı azaltma ve 2053 net sıfır emisyon hedefleri üzerine kurulu olan Türkiye’nin yeşil enerjiye geçişi hızla devam ediyor. Öyle ki elektrik üretimindeki yenilenebilir enerji payı, Eylül 2024 itibarıyla yüzde 59’a ulaşmış durumda. 2035’e kadar elektrik talebi 510 TWh’e ulaşması beklenen Türkiye, enerjide net ihracatçı bir ülke olmayı planlıyor. Bu yönde alınan kararlar oldukça iddialı. Öyle ki rüzgâr ve güneş enerjisinde toplamda 120 bin MW’lık bir kurulu güce ulaşılması bekleniyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar da geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama, Türkiye’nin bu hedefe ulaşabilmesi için 80 milyar dolarlık bir yatırım yapılması gerektiğini belirtti. Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) modeli çerçevesinde bugüne kadar 3 bin MW güneş enerjisi ve 2 bin 850 MW rüzgar enerjisi kapasiteli yarışmalar tamamlanmış bulunuyor. Hidroelektrik de yeşil dönüşüm kapsamında enerji tedariki konusunda sanayi tüketicileri tarafından talep edilen yenilenebilir enerji kaynakları arasında yer alıyor. Hidroelektrik Santralları Sanayi İş İnsanları Derneği (HESİAD) Başkanı Elvan Tuğsuz Güven, “HES’lerin yeşil dönüşüm ve enerji verimliliği kapsamında ikincil kaynak yatırımlarının (hibrit) önünün açılmasının, izin süreçlerinin süper izinlere dahil edilmesinin yeşil dönüşüme büyük katkı sağlayacağını düşünüyoruz” diye anlatıyor.

SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM

Türkiye’de tarım sektöründe sürdürülebilirlik çalışmalarıyla çevresel koruma, ekonomik verimlilik ve sosyal adalet unsurları bir araya getirilerek, tarımın uzun vadeli sürdürülebilirliği hedefleniyor. Bu kapsamda Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2024 verilerine göre, sürdürülebilir tarım uygulamaları için yaklaşık 1,5 milyar TL civarında hibe desteği sağladığı görülüyor. Organik tarım, tarımda gelişme gösteren alanlardan biri. Türkiye’de yaklaşık 1,5 milyon hektar alanda organik tarım yapılıyor. Çevre dostu tarım yöntemlerini benimseyen ‘iyi tarım’ uygulamaları da gittikçe yaygınlaşıyor. Yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları, tarımda sürdürülebilirlik için çeşitli dönüşüm projeleri geliştirerek uygulamaya koyuyor. Bu projeler, tarımsal üretim yöntemlerinin daha çevreci hale gelmesini amaçlıyor. İyi Pamuk Uygulamaları Derneği (IPUD) de bu bilinçle hareket eden derneklerden. Yapılan çalışmaların etkisiyle son yıllarda iyi pamuk alanında önemli ilerlemeler kaydedilmiş durumda. Öyle ki 2022-2023 sezonu itibarıyla Türkiye’deki üretimin yaklaşık yüzde 10’u ‘iyi pamuk’ olarak gerçekleşmiş bulunuyor. Sektöre yön veren giyim ve tekstil alanındaki büyük işletmeler, 2025’e kadar kullandıkları pamuğun yüzde 100’ünü sürdürülebilir kaynaklardan sağlamayı hedefliyor. IPUD Başkanı Muzaffer Turgut Kayhan, “Ülkemizde iyi pamuğun yaygınlaşmasıyla, dışarıya olan bağımlılığımız azalacak, tekstil ve hazır giyim ihracatımızda yerli ham maddenin payı artacak. Bu da ihracattan elde ettiğimiz değerin ülkemizde kalmasına yardımcı olacak” diyor.

ÇETİN TECDELİOĞLU / İDDMİB

ENERJİ VE ATIK YÖNETİMİ

Demir ve demir dışı metaller sektörü de iki yıldır yeşil dönüşüm için ciddi bir çalışma sürecinde. Pazardaki güçlerini korumak ve artırmak için ihracatçıların Yeşil Mutabakat kriterlerine uyarlanmaları gerektiğini dile getiren İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Tecdelioğlu, “Şimdilik sadece raporlama yükümlülüğü var. Ama 2026’dan itibaren karbon vergisi ödeme zorunluluğu ile karşı karşıya kalacağız.

Yüzlerce milyon dolar karbon vergisi ödemek istemiyorsak gerekli hazırlıkları tamamlamamız şart” diyor. Dünya Bankası’nın Türk ihracatçıların üretimlerinden kaynaklanan karbon emisyonlarının azaltımını destekleyecek 600 milyon Euro’luk kredi garantisini onayladığını belirten Tecdelioğlu, “Biz enerji yoğun sektörleriz. Alüminyum, bakır ve dökümde de çok yüksek miktarda enerji girdimiz var. Yeşil dönüşüme uygun enerji girdileri ve buna bağlı birçok konuda yatırımlara ihtiyacımız bulunuyor. Finansmana erişimde sorunlar yaşadığımız böyle bir dönemde desteklerin artırılarak devam etmesini temenni ediyoruz” diye konuşuyor.

Şirketlerin atıklarını prosedüre uygun bertaraf edilmesiyle ilgili çalışma yapmalarının çok önemli olduğunu söyleyen Tecdelioğlu, şunları söylüyor: “Bu konuyla ilgili EPDK’nın da bize mahsuplaşma yönünde açmış olduğu bir çerçeve var. Sektörlerimizin bir kooperatif şeklinde, birlikte, organize enerji üretim merkezleri kurması ve firmalarımızın beraber yatırım yaparak kendi ihtiyaçları olan enerjiyi üretip mahsuplaşmalarıyla ilgili taleplerimizi bakanlıklarımıza ilettik.”

CENGİZ EROLDU / OSD

GÖZLER AVRUPA PAZARINDA

İhracatının kabaca yüzde 70’ini Avrupa pazarına gerçekleştiren otomotiv sektörü, yeşil dönüşüm çerçevesinde ticari araç grubunda elektrikli araçlarını, otomobil grubunda ise hibrit ve şarj edilebilir hibrit modellerini üretmeye ve ihraç etmeye başladı. Ekosistemin yeşil dönüşüm yolculuğuna yönelik önemli çalışmalar yürüten Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), IPA III Avrupa Yeşil Mutabakatı için Sivil Toplum Eylemi çağrısına, başvuru yaparak, hibe desteği almaya hak kazandı. Süresi dört yıl olarak belirlenen proje, “Döngüsel ekonomi ve kaynak verimliliği” ve “Sürdürülebilir üretim ve tüketim” konularını içeriyor. Sektörün 2025 yılı gündemi ise oldukça yoğun. Avrupa Birliği’nde 2025 yılında satılacak yeni otomobil ve hafif ticari araçların ortalama karbondioksit emisyonları için yeni CO2 hedefleri devreye girecek. Avrupa otomotiv sektörü, milyarlarca Euro’yu elektrifikasyona yatırım yaparak sıfır emisyonlu araçları piyasaya sunuyor. Otomotiv Sanayii Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, “Ancak Avrupa pazarlarına bakıldığında hem talebin daralma eğiliminde olduğunu hem de tam elektrikli araçların pazar payının hedeflerin gerisinde seyrediyor olduğunu görüyoruz.

Bunlar endüstri ve politika yapıcılar için endişe verici sinyaller” diyor. Eroldu’ya göre tüm araç gruplarına uygun şarj altyapısının kurulması, teşvik ve vergi mekanizmalarının kurgulanması, yerli katkı yapının korunması için tedarik sanayi dönüşümünün gerçekleşmesi, mevzuat altyapısının oluşturulması, temiz enerji kaynaklarının artırılması gibi konuları içeren bir politika bütününe ihtiyaç var.

DÜNYAYA ÖRNEK OLDU

2023’te 1,3 milyar olan uluslararası turist sayısının 2024’te pandemi öncesindeki 1 milyar 450 milyona, 2030’da ise yaklaşık 1,8 milyara ulaşılması bekleniyor. Seyahat ve turizm, iletişimle birlikte çağımızın en öne çıkan alanlarından biri. Sürdürülebilir turizm kapsamında, çevrenin korunması, çevre bilincinin geliştirilmesi, turistik tesislerin çevreye olan olumlu katkılarının teşvik edilmesi ve özendirilmesi amacıyla, 1993’ten beri çalışmalar yürütülüyor. Ekim 2008’de ilk Uluslararası Küresel Sürdürülebilir Turizm Standardı, ‘Küresel Sürdürülebilir Turizm Kriterleri’ oldu. Büyük özel şirketler, ulusal ve yerel hükümetler, destinasyonlar, uluslararası kuruluşlar ve önemli belgelendirme kuruluşları bugün Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi’nin (GSTC) üyeleri ve bu konuda önemli adımlar atıyor. 2023 yılında Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA), GSTC ile iş birliği anlaşması imzaladı. Türkiye, dünyada GSTC ile zorunlu bir ulusal program geliştirerek sürdürülebilirlikte dünyaya örnek oluyor. Türkiye’yi sürdürülebilir turizmde ön plana çıkaran bu anlaşma, Türkiye’nin imzaladığı Paris İklim Anlaşması’nın hedeflerine de ulaşmasını ve Avrupa Yeşil Mutabakatı’ndan doğan yükümlülüklerini yerine getirmesini kolaylaştıracak. 2023’te turizm sektöründe sürdürülebilirliğe yönelik bir dönüşüm başlatan Türkiye’nin GSTC ile yaptığı iş birliği, Türkiye’yi uluslararası arenada güçlü bir rakip olarak öne çıkarıp Türkiye’nin uluslararası turizm trendlerini yakalamasına da yardımcı oluyor.

UYUYAN DEV OLARAK TANIMLANIYOR

İnşaat sektörü, küresel iklim krizi ile mücadelede öne çıkan sektörlerden biri. Dünya servetinin büyük kısmını temsil eden küresel inşaat sektörü, konu iklim değişikliği olunca “uyuyan dev” olarak tanımlanıyor. Binalar ve inşaat-yapım süreçleri küresel karbon emisyonunun yüzde 40’ını oluştururken, binaların ısıtma-soğutma, aydınlatmasında kullanılan enerjinin sebep olduğu emisyonlar yüzde 28’lik bir dilime sahip. Geri kalan yüzde 11’lik kısım binaların yaşam döngüsünde kullanılan malzeme ve inşaat işlerinden kaynaklı karbondan geliyor. Dünya Bankası’nın bir projeksiyonunda, 2050’de dünyada her 10 kişiden yedisinin şehirlerde yaşayacağı ve küresel enerji tüketimi ile sera gazı emisyonlarının yüzde 70’inden fazlasının kentlerde olacağı öngörülüyor. Bu da sektöre bir sorumluluk yüklüyor. Bu kapsamda, Türkiye Müteahhitler Birliği’nin (TMB) Ulusal Katkı Beyanı ve Yeşil Mutabakat Eylem Planı altında yürütülen çalışmalara katılıp sektörün geleceğe hazırlanması için bilgilendirmeler yapıyor. Kamu-özel sektör iş birliği kapsamında Eylem Planı’nın uygulanmasını takip etmek, küresel politika gelişmelerinde çalışmaları yönlendirerek, gerekli koordinasyonu sağlamak üzere Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu oluşturuldu.

SÜHEYLA ÇEBİ KARAHAN / TÜRKİYE MÜTEAHHİTLER BİRLİĞİ (TMB) BAŞKAN VEKİLİ

“Tüm paydaşlar koordinasyon içinde çalışmalı”
“Bu kapsamlı ve zorlu dönüşüm sürecinde, kamu ve özel sektör temsilcileri yakın ve süreklilik arz eden bir çalışma sistematiği belirlemeli. İnşaat sektöründe de dönüşüm için tüm paydaşlar koordinasyon içinde aynı hedefe yönelik çalışmalı. Ülkemizde de yapılı çevreden kaynaklanan karbon emisyonunun azaltılması için ulusal bazda bütüncül bir yaklaşım benimsenmeli ve inşaat sektöründe binaların tasarımı, malzeme seçimi, inşası, kullanımı ve yıkımı süreçlerini kapsayan yapısal değişiklikler gerçekleştirilmeli. Yeşil bina ve verimli enerji teknolojileri kullanımı ve bu amaca yönelik yenilikçi/yaratıcı projeler desteklenmeli.”

CEM ÖZKÖK / ENERJİ YATIRIMCILARI DERNEĞİ (GÜYAD) BŞK

“Yeşil finansman desteği artmalı”
“Türkiye’nin sürdürülebilir enerji ve iklim hedeflerine ulaşması için enerji altyapısının güçlendirilmesi, yeşil enerji projelerinin hızlandırılması ve enerji verimliliğine yönelik projelere daha fazla destek sağlanması gerekiyor. İklim değişikliğiyle ilgili bütüncül bir mevzuat oluşturulmalı ve Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) devreye alınmalı. ETS, Avrupa Birliği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ile uyumlu hale getirilmeli ve geçiş süreci etkin bir şekilde yönetilerek, mali yükümlülük aşamasına yönelik hazırlıklar yapılmalı. 2053 net sıfır karbon emisyon hedefi doğrultusunda, kalkınma planlarıyla uyumlu uzun vadeli düşük emisyonlu kalkınma stratejisi hazırlanmalı.”

DR. SENA SERHADLIOĞLU / SHURA ENERJİ MERKEZİ KIDEMLİ ANALİSTİ

“İklim yasası bekleniyor”
“Türkiye’de bir süredir üzerinde çalışılan İklim Yasası’nın yakında yürürlüğe girmesi ve karbon fiyatlaması pilot uygulamasına başlanılması bekleniyor. Karbon fiyatlaması olan ülkelerden AB’ye yapılan ihracatta, ürün fiyatlarına yansıyan karbon vergilerinin sınırda karbon vergisinden düşüleceği öngörüldüğünden, Türkiye’nin karbon fiyatlamasına geçmesi AB pazarında rekabet gücünü artıracaktır. Yeşil mutabakat kapsamında öne çıkan sanayi sektörleri için kısa-orta vadede enerji verimliliği ve temiz elektrifikasyon uygulamaları, uzun vadede ise yeşil hidrojen gibi yeni teknolojilerde kullanılması emisyonların azaltılmasında etkili olmakla birlikte, sanayide düşük karbonlu üretim proseslerine geçiş, Türkiye’nin rekabet gücünde belirleyici olacak.”

MÜBERRA ERESİN / TÜRKİYE OTELCİLER BİRLİĞİ (TÜROB) BŞK

“Dünyaya örnek sertifika”
“2023’te turizm sektöründe sürdürülebilirliğe yönelik bir dönüşüm başlatan Türkiye’nin Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi (GSTC) ile yaptığı iş birliği, Türkiye’yi uluslararası arenada güçlü bir rakip olarak öne çıkarırken, Türkiye’nin uluslararası turizm trendlerini yakalamasına da yardımcı oluyor. Nisan 2022’den itibaren Türkiye Sürdürülebilir Turizm Endüstri Kriterleri (TR-I), konaklama tesislerinde kademeli olarak hayata geçirmeye başlandı. Bu çerçevede GSTC kriterlerinin tamamı, değiştirilmeksizin Türkiye Sürdürülebilir Turizm Endüstri Kriterleri- TR-I tarafından benimsendi. Kriterler, işletmelerin daha sürdürülebilir olması ve büyümesine katkıda bulunacak, Türk toplumunun, ziyaretçilerin, sektörün ve turizm yatırımcılarının sürdürülebilir turizm ilke ve uygulamaları konusunda farkındalığını artıracak.”


FATİH EREN / GERİ DÖNÜŞÜMCÜLER VE GERİ KAZANIMCILAR DERNEĞİ (GEKADER) BAŞKANI

“Alternatif enerjili tesis sayısı çok az”
“Geri dönüşüm sektöründe yeşil enerjinin biyokütle tarafı yaygın olarak kullanılıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan alınan verilere göre Türkiye’nin biyokütle enerjisi 73 ilde bulunan santrallerle 2 bin 102 MW kapasiteye ulaşırken, İstanbul sahip olduğu en yüksek kapasite ve elektrik üretimiyle bu iller arasında ilk sırada yer alıyor. Geri dönüşüm tesisleri çok yüksek kapasitede üretim yapan tesisler arasında yer alıyor. Haliyle enerji sarfiyatı da buna göre yüksek oluyor. Bugün sektöre baktığımızda güneş ve rüzgâr gibi alternatif enerji kullanan tesislerin sayısı yok denecek kadar az. Yeşil enerji altyapısının kurulması, buradan elde edilecek verimin tesisteki üretime yeterliliği gibi konular yatırımcıların kafasında soru işareti olarak duruyor.”

0


  • ALTIN GRAM - TL 2978,91 1,15%
  • ALTIN ONS 2660,82 1,09%
  • BIST 100 10257,39 1,75%
  • DOLAR/JAPON YENI 151,272 0,814%
  • DOLAR/KANADA DOLARI 1,41468 -0,02544%
  • DOLAR/RUS RUBLESI 100 0,2232%
  • DOLAR/TURK LIRASI 34,8218 0,0409%
  • EURO/DOLAR 1,0559 -0,0199%
  • EURO/TURK LIRASI 36,8003 -0,0297%
  • STERLIN/DOLAR 1,276 0,16013%
EKONOMİST YENİ SAYI
Ekonomist Dergisini takip etmek için abone olun.
ABONE OL