Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi raporu, insanlığın doğayı kurtarmak için yol ayrımında olunduğu uyarısında bulunuyor. Bu gerçekten yola çıkan İnşaat Mühendisi Taner Aksel, permakültür'e dikkat çekerek, insanlarda farkındalık yaratmaya çalışıyor.
Levent Gökmen Demirciler
lgokmen@ekonomist.com.tr
Koronavirüs insan faaliyetleri ve doğa arasındaki ilişkiyi sert bir biçimde hatırlattı. Birleşmiş Milletler (BM) Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (CBD) raporu, dünya üzerindeki biyoçeşitlilik kaybının hiç olmadığı kadar arttığına dikkat çekip insanlığın doğayı kurtarmada yol ayrımında olduğu uyarısında bulunuyor.
Doğanın kendini toparlamasını, 'hızlanan gerilemenin yavaşlamasını’ istiyorsak, hemen harekete geçmeliyiz! Harekete geçip, raporun önerdiği doğru adımları atarsak, sürdürülebilir bir gezegene geçiş yapabiliriz.
İnşaat Mühendisi Taner Aksel, bu gerçeğin farkına varıp dünya için bir şeyler yapmaya çabalayan cesur bir girişimci.
2010’da Bill Mollison’dan permakültür eğitimi alarak ‘Permakültür Tasarım Sertifikası’ sahibi olduğuna dikkat çeken Taner Aksel, insanlarda bu konuda farkındalık yaratıp sürdürülebilir yaşama ilişkin adımlar atılmasına katkı sağlamayı amaçladığını söylüyor. Taner Aksel, permakültür tasarımcısı ve eğitmeni olarak çeşitli sürdürülebilirlik çalışmaları içinde yer alıyor.
Permakültürün amacı bitki, hayvan ve insanları doğa içerisinde bir araya getirerek bakımı kolay, istikrarlı ve kendi kendine yeten üretim sahaları oluşturmak. Permakültür, İngilizce permanent (kalıcı) ve agriculture (tarım) kelimelerinin birleşmesinden oluşuyor.
Aksel, permakültür prensiplerini uygulayarak önce İstanbul Beykoz’daki evinin bahçesini doğal yöntemlerle kendi gıdasını üreten ve daha verimli bir şekle dönüştürdü. Ardından Bursa Uludağ’daki 14 dönümlük arazisinin permakültür tasarımını gerçekleştirdi ve Belentepe Permakültür Uygulama ve Doğal Yaşam Çiftliği’ni kurdu.
Belentepe Çiftliği bir laboratuvar ve örnek uygulama alanı olduğunu belirten Aksel, burada her yıl yüzlerce ziyaretçiyi ağırlayıp kurs-atölye ve kamplarla sürdürülebilir yaşam anlattıklarını vurguluyor.
1968 doğumlu Taner Aksel, Robert Kolej mezunu. 1991’de İTÜ inşaat mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra 19911993 yılları arasında ABD’de Ohio eyaleti Cincinnati Üniversitesi’nde ‘İnşaat Yapılarının Deprem Davranışının Tespiti’ üzerine yüksek lisans yaptı.
1994’te Türkiye’ye döndü ve kendi firmasını kurarak inşaat mühendisliği alanında yazılım geliştirme, eğitim, danışmanık hizmetleri verdi. 2008’deki küresel ekonomik krize yol açan insan davranışı ile yapıların deprem davranışı arasında benzerlikler bulunca iki yıl süren bir araştırma sonucunda, özellikle iklim değişikliğine dikkat çekmek üzere ‘Kritik Eşik’ kitabını yazdı.
Bu yıl doğa ile ahenk içinde sürdürülebilir yaşama doğru dönüşü ve çözümleri anlatan ‘Yeni Dünya’ kitabını yazdı. Yine bu yıl kurulan Permatürk Vakfı kurucusu ve yönetim kurulu başkanlığı görevini de yürütüyor.
Permakültürün temelinde, doğaya rağmen değil doğayla birlikte hareket etme ilkesi bulunur. Buna göre tarımsal üretim sistemleri kurulurken insan emeği ve enerji girdisini en aza indirmek hedeflenir. Zamanla gelişen permakültür tasarımlan, az miktarda girdiyle yüksek yoğunlukta gıda üreten sistemlere dönüşür.
Permakültür felsefesine göre, modern dünyanın nimetlerinden vazgeçmeden de sürdürülebilir bir yaşam sürmek mümkündür. Buradaki ayırt edici nokta, modern hayatımızı doğayla bütünleştirmenin bir yolunu bulmaktan geçiyor.
Permakültürün pratik uygulamalarına bugün dünyanın pek çok yerinde rastlanmaktadır. Kent hayatında da uygulanabilecek bu örnekler; Yağmur suyunun biriktirilmesi ve su ihtiyacı için kullanılması, gübreleme için kompost yapımı, toprak iyileştirme amacıyla baklagil ekilmesi, toprak sağlığı ve ürün verimliliği için birbirini dengeleyen ürünlerin bir arada yetiştirilmesi olarak sıralanabiliyor.
Taner Aksel, Yeni Dünya-Doğayla Ahenk İçinde Yaşam kitabıyla insanlarda perma-kültüre yönelik farkındalık yaratıp yol haritası sunmayı hedeflemiş. Aksel, “Tabiatta her şey birbirine bağlıdır, biz ise mevcut yaşam tarzımız ve alışkanlıklarımızla var olan denge ve döngüleri bozuyoruz, doğa da buna tepki veriyor” uyarısında bulunuyor.
Taner Aksel, kitabında bilimsel veriler eşliğinde içinde bulunduğumuz koşulların genel bir resmini çizip bizi yakın gelecekte bekleyen daha büyük tehlikelere karşı uyarıp bu çıkmazdan kurtulmak için de yol haritası sunuyor.
Önerilerini kişisel deneyimleri ve kolektif şekilde hayata geçirilen somut örneklerle destekleyerek sadece kırsaldakilere değil, şehirlerde yaşayanlara da sürdürülebilir bir hayata dönüşün mümkün olduğunu gösteriyor.
İçinde bulunduğumuz zorlu dönemleri doğayla kopan bağımızı tekrar kurmak için bir fırsat olarak gören Aksel, bu süreci yeni bir yaşam düzenine geçmek üzere değerlendirdiğimiz takdirde insanlığın geleceği için de bir umut penceresinin açılacağını da vurguluyor.
Kentlerde topluluk bahçelerinden eko-parklara, kırsalda ise eko-çiftlik tasarımlarından ölü toprağı canlandırmaya dek çeşitli uygulamalar ve çözümler sunan kitapta, Permakültür nedir ve bize ne gibi faydalar sağlar? Yeni yaşam alanımız için en uygun araziyi nasıl seçeriz, çoklu işlevli öğeleri en verimli şekilde nasıl bir arada kullanabiliriz? Hem masraflarımızı azaltacak hem de çevre dostu konutlar nasıl tasarlanır? Kendi kendine yetebilen bir yaşam için kırsala taşınmak mı gerekir, bu konuda şehirdeki insanlar ne yapabilir? Kendi gıdamızı üretmek için illa bir araziye mi ihtiyacımız var? Balkonda, terasta, apartman bahçelerinde neler yetiştirebiliriz? Gibi soruların yanıtlarını da veriyor.
1970'lerde AvustralyalI Bill Mollison ve David Holmgren tarafından temelleri atılan permakültürün amacı bitki, hayvan ve insanları doğa içerisinde bir araya getirerek bakımı kolay, istikrarlı ve kendi kendine yeten üretim sahaları oluşturmak. Permakültür, doğal ekosistemlerde gözlemlenen özellikleri taklit ederek kurulan bir model olmasından hareketle doğadan ilham alan tasarım modeli biyomimikri ile de yakından ilişkili.
Levent Gökmen Demirciler
lgokmen@ekonomist.com.tr
Koronavirüs insan faaliyetleri ve doğa arasındaki ilişkiyi sert bir biçimde hatırlattı. Birleşmiş Milletler (BM) Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (CBD) raporu, dünya üzerindeki biyoçeşitlilik kaybının hiç olmadığı kadar arttığına dikkat çekip insanlığın doğayı kurtarmada yol ayrımında olduğu uyarısında bulunuyor.
İnşaat Mühendisi Taner Aksel, bu gerçeğin farkına varıp dünya için bir şeyler yapmaya çabalayan cesur bir girişimci.
2010’da Bill Mollison’dan permakültür eğitimi alarak ‘Permakültür Tasarım Sertifikası’ sahibi olduğuna dikkat çeken Taner Aksel, insanlarda bu konuda farkındalık yaratıp sürdürülebilir yaşama ilişkin adımlar atılmasına katkı sağlamayı amaçladığını söylüyor. Taner Aksel, permakültür tasarımcısı ve eğitmeni olarak çeşitli sürdürülebilirlik çalışmaları içinde yer alıyor.
Permakültürün amacı bitki, hayvan ve insanları doğa içerisinde bir araya getirerek bakımı kolay, istikrarlı ve kendi kendine yeten üretim sahaları oluşturmak. Permakültür, İngilizce permanent (kalıcı) ve agriculture (tarım) kelimelerinin birleşmesinden oluşuyor.
ÇİFTLİK KURDU
Aksel, permakültür prensiplerini uygulayarak önce İstanbul Beykoz’daki evinin bahçesini doğal yöntemlerle kendi gıdasını üreten ve daha verimli bir şekle dönüştürdü. Ardından Bursa Uludağ’daki 14 dönümlük arazisinin permakültür tasarımını gerçekleştirdi ve Belentepe Permakültür Uygulama ve Doğal Yaşam Çiftliği’ni kurdu.
Belentepe Çiftliği bir laboratuvar ve örnek uygulama alanı olduğunu belirten Aksel, burada her yıl yüzlerce ziyaretçiyi ağırlayıp kurs-atölye ve kamplarla sürdürülebilir yaşam anlattıklarını vurguluyor.
1968 doğumlu Taner Aksel, Robert Kolej mezunu. 1991’de İTÜ inşaat mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra 19911993 yılları arasında ABD’de Ohio eyaleti Cincinnati Üniversitesi’nde ‘İnşaat Yapılarının Deprem Davranışının Tespiti’ üzerine yüksek lisans yaptı.
1994’te Türkiye’ye döndü ve kendi firmasını kurarak inşaat mühendisliği alanında yazılım geliştirme, eğitim, danışmanık hizmetleri verdi. 2008’deki küresel ekonomik krize yol açan insan davranışı ile yapıların deprem davranışı arasında benzerlikler bulunca iki yıl süren bir araştırma sonucunda, özellikle iklim değişikliğine dikkat çekmek üzere ‘Kritik Eşik’ kitabını yazdı.
Bu yıl doğa ile ahenk içinde sürdürülebilir yaşama doğru dönüşü ve çözümleri anlatan ‘Yeni Dünya’ kitabını yazdı. Yine bu yıl kurulan Permatürk Vakfı kurucusu ve yönetim kurulu başkanlığı görevini de yürütüyor.
Permakültürün temelinde, doğaya rağmen değil doğayla birlikte hareket etme ilkesi bulunur. Buna göre tarımsal üretim sistemleri kurulurken insan emeği ve enerji girdisini en aza indirmek hedeflenir. Zamanla gelişen permakültür tasarımlan, az miktarda girdiyle yüksek yoğunlukta gıda üreten sistemlere dönüşür.
Permakültür felsefesine göre, modern dünyanın nimetlerinden vazgeçmeden de sürdürülebilir bir yaşam sürmek mümkündür. Buradaki ayırt edici nokta, modern hayatımızı doğayla bütünleştirmenin bir yolunu bulmaktan geçiyor.
Permakültürün pratik uygulamalarına bugün dünyanın pek çok yerinde rastlanmaktadır. Kent hayatında da uygulanabilecek bu örnekler; Yağmur suyunun biriktirilmesi ve su ihtiyacı için kullanılması, gübreleme için kompost yapımı, toprak iyileştirme amacıyla baklagil ekilmesi, toprak sağlığı ve ürün verimliliği için birbirini dengeleyen ürünlerin bir arada yetiştirilmesi olarak sıralanabiliyor.
YOL HARİTASI SUNUYOR
Taner Aksel, Yeni Dünya-Doğayla Ahenk İçinde Yaşam kitabıyla insanlarda perma-kültüre yönelik farkındalık yaratıp yol haritası sunmayı hedeflemiş. Aksel, “Tabiatta her şey birbirine bağlıdır, biz ise mevcut yaşam tarzımız ve alışkanlıklarımızla var olan denge ve döngüleri bozuyoruz, doğa da buna tepki veriyor” uyarısında bulunuyor.
Taner Aksel, kitabında bilimsel veriler eşliğinde içinde bulunduğumuz koşulların genel bir resmini çizip bizi yakın gelecekte bekleyen daha büyük tehlikelere karşı uyarıp bu çıkmazdan kurtulmak için de yol haritası sunuyor.
Önerilerini kişisel deneyimleri ve kolektif şekilde hayata geçirilen somut örneklerle destekleyerek sadece kırsaldakilere değil, şehirlerde yaşayanlara da sürdürülebilir bir hayata dönüşün mümkün olduğunu gösteriyor.
İçinde bulunduğumuz zorlu dönemleri doğayla kopan bağımızı tekrar kurmak için bir fırsat olarak gören Aksel, bu süreci yeni bir yaşam düzenine geçmek üzere değerlendirdiğimiz takdirde insanlığın geleceği için de bir umut penceresinin açılacağını da vurguluyor.
Kentlerde topluluk bahçelerinden eko-parklara, kırsalda ise eko-çiftlik tasarımlarından ölü toprağı canlandırmaya dek çeşitli uygulamalar ve çözümler sunan kitapta, Permakültür nedir ve bize ne gibi faydalar sağlar? Yeni yaşam alanımız için en uygun araziyi nasıl seçeriz, çoklu işlevli öğeleri en verimli şekilde nasıl bir arada kullanabiliriz? Hem masraflarımızı azaltacak hem de çevre dostu konutlar nasıl tasarlanır? Kendi kendine yetebilen bir yaşam için kırsala taşınmak mı gerekir, bu konuda şehirdeki insanlar ne yapabilir? Kendi gıdamızı üretmek için illa bir araziye mi ihtiyacımız var? Balkonda, terasta, apartman bahçelerinde neler yetiştirebiliriz? Gibi soruların yanıtlarını da veriyor.
PERMAKÜLTÜR NEDİR?
1970'lerde AvustralyalI Bill Mollison ve David Holmgren tarafından temelleri atılan permakültürün amacı bitki, hayvan ve insanları doğa içerisinde bir araya getirerek bakımı kolay, istikrarlı ve kendi kendine yeten üretim sahaları oluşturmak. Permakültür, doğal ekosistemlerde gözlemlenen özellikleri taklit ederek kurulan bir model olmasından hareketle doğadan ilham alan tasarım modeli biyomimikri ile de yakından ilişkili.